Bilgisayarınızda veya cep telefonunuzda bir arıza olur, bir yer hata verir, ya da herhangi bir adresi, yeri, şekli arama ihtiyacı duyarsınız, başvurduğunuz yer, ayarlardır. Ayarlara girersiniz cep telefonunuzda, istediğinizi alır, eksiklik varsa giderir, hata varsa telafi edersiniz.
Sanayi sitesine gidersiniz, zira aracınızın bir bakıma ihtiyacı vardır, ya da herhangi bir yerinde arıza, teslim ettiğiniz arkadaşa bir ayar vermesini istersiniz, o da gereğini yapar.
Günlük hayatta birinden bir şey istersiniz hukuksuz şekilde, bir talebiniz olur maddi manevi, yerine getirilmez bir şekilde, size de o kişiye veya kuruma ayar vermek düşer! Bu tür yakışıksız ve hukuksuz hadiseler genellikle basın camiasında çok yaşanır.
Araştırmacı-gazeteci kılığında aramıza giden şarlatanlar, sosyal medya maymunları, klavye kahramanları mesleklerini silah olarak kullandıklarında, muhatabınız tut ki ilan vermez, reklam vermez, olmadı açıktan haraç ister gibi, emek ve zaman harcamadığınız bir yazı-haber için para istersiniz, vermezler, verilmez ya da, eh siz de gazetecisiniz, tutar ayar verirsiniz kişiye, kuruma.
Tabi sonucuna, bedeline katlanarak.
Olmayan, yalan, gerçek dışı, asparagas ve tamamen algıya dayanan, dedikodu kokan yazılar-haberler tabi ki muhatabını yaralar. Çamur at izi kalsın kabilinden sosyal medyada paylaştığınız bir metin, bir paylaşım sizi Üngüt’e taşır nihayetinde.
*
Bir dip dalga yaratma hevesi var toplumda.
Siyasi partilerde bile bir iç kavga yaşanır. Kimse kimseyi beğenmez, ben varsam parti var, yoksa parti diye bir şey yok mantığı her yerde olduğu gibi şehrimizde de yaygın.
Zaten gerçek partililere dışarıda kadı, köylü zihniyeti partilere sirayet etti, içini doldurdular, Türkçesi egemen oldular.
*
Partisine yıllarını, maddi manevi birikimlerini, zamanını verenler dışarıda kalanlar gibi içeride partili olduğunu zannedenler, hissettirmeye çalışanlar, kişisel çıkar ve menfaatlerine bakarlar. Bakıyorlar yani açık açık.
Bir de tetikçi tutar, sallar da sallar o arkadaş. Aldığı üç beş kuruştur, sözüm ona gazetecidir, tutar sayfasında partiye, ya da parti içinde etkin ve yetkin birine ayar vermeye kalkar.
Yani tam bir dip dalga hareketi.
*
Bizim memlekette maşallah herkes kahraman, herkese çok akıllı, kimse kimsenin aklını beğenmez, herkes her şeyi herkesten daha iyi bilir, kimsenin aklına ihtiyacı yoktur, kendisi de cehaletin diplomasını almıştır, lakin ayar verme konusunda üstüne yoktur!
Siyasetten çakmaz, siyaset akademisinden üst düzey derecede mezun olmuş gibi, siyaset dersi verir.
Topu görse karpuz zanneder, bıçak çalar, ama ondan daha mükemmel spor yorumcusu, eleştirmeni yoktur.
Şehri bilmez, şehrin ruhundan, hafızasından haberi yok, fakat şehre dair öyle planlar-projeler üretir ki, aklın şaşar! Zannedersin şehir plancısı.
Demir, çimento, arsadan çakmaz, inşaat kalitesinden bihaberdir, tuğla ve briket ile tanışmamıştır hayatında, sorsan kendisinden mükemmel inşaattan anlayan adam yok memlekette.
Tornavida tutmasını bilmeyenin mimar kesildiği memleketimden insan manzaralarını görmüşsünüzdür mutlaka.
*
Ve…
Bir yerel basına hayatında destek olmamış, bir gazete alıp okumamış, bir yerel gazetenin nasıl hazırlandığını duymamış, görmemiştir, destek de olmayı zaten aklından geçirmeyen bu tipler, tutar gazeteciyi eleştirir, gazetecilik dersi, yani ayar vermeye kalkışır.
En çok da kendine ayar vermesi gereken ayarsızlar bu işe yeltenmiyor mu, çıldırası geliyor insanın!
Tam bir dip dalga hareketi demem ondan!