banner1483

Türk toplumu olarak her zaman ilahi adalete inanmışızdır. Birisi bir haksızlık, bir hukuksuzluk karşısında mağduriyet yaşasa, tevekküle sığınır, ‘Allah’ın adaleti şaşmaz!’ deriz de, yaşanan eziklikleri, mağduriyetleri, kaybedilenleri de sineye çekmekten geri kalmayız.

Ama sebebi ve müsebbibi her kim, kimler olursa olsun, ilahi adaletin bir gün tecelli edeceğine inanırız. Zaten bizleri de güçlü kılan, ayakta tutan bu ilahi adalet duygusudur.

*

Hatırlayın, çok uzun sene geçmedi daha aradan. Birkaç sene önce, başarılı bir sivil toplum kuruluşunun kanaat önderi, hukuk adamı, ama adamın önde gideni, dürüst başkan, görevli gittiği bir dış ülkede iken, hakkında, aleyhinde öyle propagandalar yapıldı ki, neredeyse vatan haini ilan edilmediği kalmıştı.

O ilkeli, o dürüst, o sapına kadar milliyetçi, o köküne kadar vatanına, milletine, bayrağına ve ezanına bağlı, sadık hukuk adamı, Fetö’cü olmakla itham edildi.

Dün olduğu gibi, bugün dahi bendenizin sofra bezi olarak dahi kullanmaktan (sofradaki nimetleri de kirleteceğinden) imtina ettiği, işyerimin camlarını dahi silmekten nefret ettiğim gazetelerinde ‘Fetöcü başkan kaçtı’ diye manşetler attılar.

Oysa görevli gönderilmişti. Ama bile bile attılar bu başlığı, kim attırdı, kim müdahil oldu, bilmiyorum.

*

Aradan seneler geçse de o haberler, o başlıklar unutulmadı. Arşiv her zaman gerçekleri insanın suratına tokat gibi çarpar. Çünkü balık hafızalı bizler unutsak bile, arşiv unutmaz!  

Nihayetinde o arkadaşımız ülkesine, görevinin başına döndü, olay tüm şehre dalga dalga yayılmış olsa da, keser döndü sapa döndü, bir gün geldi hesap  döndü misali, aklandı, paklandı. Alnında leke yoktu çünkü ve temize çıktı açıkçası. Hukuk bir kere daha galip geldi yalan haber ve iftira yanında, atılan çamur yanında.

O zaman canlı yayınımda sormuştum!

Ne geçmişti elinize?

Neyin hesabında, neyin peşindeydiniz!

O kardeşimiz aklanınca, çok şükür ne mesleki, ne siyasi bir sabıkası da yoktu, acaba utandınız mı attığınız başlıklardan, attığınız çamur dolu iftiralardan!

*

Unutmayın, altın yere düşmekle değerinden bir şey kaybetmez. Ama kaybeden siz oldunuz!

Hani türküde diyor ya, ‘taşa tohum ekilmez imiş!’ ama siz ekmeye çalıştınız , ısrarla, inatla…

Allah’ın sopası yoktu nihayetinde!

O güzel, o dost insanın 5 yılı heba olsa, tedirginlik-huzursuzluk yaşasa da, sağlam inancı, haklılığı, dürüstlüğü bir kere daha galip geldi, toplum nezdinde, Hak katında haklı çıkan kimse oldu.

Geleceğini çaldınız!

*

Yukarıda da söyledim, keser döndü sap döndü, gün geldi hesap döndü. İlahi adalet tecelli ederken, acaba öbür tarafta bu ihanetin hesabını nasıl vereceksiniz, onu da siz düşünün!

Nasıl? Cüzdanınızı bilemem de, vicdanınız rahat mı?

Sizi gidi kara vicdanlılar!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol