banner1483

Bir teknik adamı, yabancı ise hele hele, dil diş bilmiyorsa, geldiği ülkeye uzak kaldıysa, ülkesinden ilk ez dışarı çıkıp, bir yabancı takımı çalıştırıyorsa, vay haline! Kesinlikle adaptasyon sorunu yaşayacaktır. Yaşanılmışları, örnekleri görmedik mi zannediyorsunuz. Bu ülkeye, en ünlü takımların başına ünlü teknik adamlar geldi, çoğu başarı hikâyesi yazamadan ve üstelik de sözleşmeleri bitmeden, dünyanın parasını alarak ülkelerine geri döndüler.

Şehre yabancı, tribüne yabancı, oyunculara yabancı, yönetimi tanımıyor, tanıyana kadar da sözleşmesi doldu dolacak. Son 30 senedir yabancı oyuncu, (ki başı Yugoslav’lar çekmişti) takımlarımız yabancı oyuncuların ve teknik adamların kucağına oturdu. Şampiyonluk hayalden öteye gidemedi, dünyanın parası çöpe gitti, taraftara verilen sözler gölgede kaldı. Gelen oyuncular ve yabancılar önce parayı düşünüyordu çünkü. Haliyle başarısızlık da kaçınılmaz oluyordu.

Sorun neydi, tabi ki adaptasyon, yani uyum.

*

Bir sivil toplum kuruluşunun başına, o şehirden olmayan, o şehrin geleneklerine sahip olmamış, değerlerini bilememiş, öğrenmeye vakit bulamamış kimseleri yönetici diye başa getirirseniz, yaşa oturmuş olursunuz!

Yaşa oturmak tehlikeli Allah muhafaza!

O sivil toplum kuruluşunun başına getirdiğiniz adam (yerli ve milli olsa da) sektöre yabancı, bırakın sektörü, kendine yabancı iken o şehre, o sektöre ne hayrı olacak. Sektör dediğin sanayici diyelim haydi.

Çuvallayıp duracak, bocalayacak, sonra da başarısız diye addaaaa gönderilecek. Eee, kaybedilen onca zaman, onca beklentiler, onca ümitler ne olacak, o STK’nun başına getirdiğiniz adam nereye oturacak?

*

Tuttunuz şehrinizi tanımayan, şehrinizde oturmamış, yaşamamış, şehrin geleneklerinden uzak, sorunlarından bihaber, sadece merkezden getirdiğiniz birinden hangi başarıyı bekleyeceksiniz!

Haydi bir örnek verelim, nüfus cüzdanında şehrinizin adı yazıyor diye gönderilen milletvekili hangi yaraya merhem olacak!

Bocalayıp duracak, çuvallayacak, o ilin geleneğini bilmez, köyünü, mahallesini tanımaz, insanların önceliklerini, ihtiyaç ve taleplerini bilemediği için, günü kurtarma siyasetine yönelecek!

İmkânı varsa, fırsatını bulursa kendi çevresini, akrabalarını ihya edecek, onlara iş, iş temin etmek için, senin benim beklentilerimi, ihtiyaçlarımı göz ardı ederek önce kendine yontacak.

Ne telefonlarına çıkacak, ne de rastladığında selamını alacak! Seni, beni ve şehri tanımıyorsa, senin suratına mı heves gönderilen milletvekili.

Hele bir de zenginlerin, iş dünyasının iş takipçiliği de geliyorsa elinden, kim uğraşacak memleketin sorunu ile kim dertlenecek dertleri ile!

*

İşin bürokrat tarafına girmiyorum. Siz kendi öz evladınıza sahip çıkmazsanız, başarısına gölge düşürmek için kırk takla atar, atraksiyonlarla onu yıpratmaya, koltuğundan uzaklaştırmaya çalışırsanız, adamın şevkini, çalışma aşkını kırmak için heyecan duyarsanız, size de yazıklar olsun diyeceğim de, bunun yanında 20 senedir aynı koltuğu işgal eden, kurum adına hiçbir başarı hikâyesinin noktasında, virgülünde bile yer almayan yeteneksiz, ancak göbek büyüten bürokratlar varken (daire müdürleri) sayıları bir elin parmağı ile gösterilecek kadar birkaç tane olanların da kıymetini bilin diyeceğim de, bu meselede nankörlükte üstümüze yok!

Çünkü elinki tatlı geliyor bize!

*

Özetle, konumuz adaptasyondu…

Bu meselede son olarak, şehrini tanımayan, dışarıdan gönderilmiş, piyangodan çıkar gibi aramıza girmiş, şehrin ve sorunların önceliklerinden haberi bile olmayan yerel yöneticilerden söz edecektim, vallahialiyülazim yer kalmadı.

Söz, bir başka yazıya!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol