Seçime nereden baksanız sayılı aylar kaldı. 14 Mayıs’ta millet iradesini gösterecek, sandığa gidecek, gönül ve oy vereceği partiye, o partinin milletvekili adaylarına oy verecek.

Her partide bir hareketlilik var. Ve herkes sahada. Amiyane tabirle kapı kapı dolaşıyorlar, sıkılmadık el bırakmıyorlar, mitingler, toplantılar, ev ziyaretleri, radyo ve tv. programları ile partiler kendi propagandalarını yaparak seçime hazır olduklarını işaret ediyorlar.

Sizin de dikkatinizden kaçmamıştır, aday adayları bekleme odasından çıktılar, sahada dolaşıyorlar. Artık beklenecek zaman yok, vakit dar.

Ve Ali Çevik… Elbistanlı kardeşimiz. Birkaç kez telefonla konuşmamız oldu, dertleştik, muhabbet ettik. İnançlı, iradeli birine benziyor.

*

Aşağıda okuyacağınız yazı bana ait değil. Kimin yazdığını da bilmiyorum ama tanımadığımız Ali Çevik’i anlatmış tüm ayrıntıları ile. Yazan da sohbet, muhabbet havasında nezih bir yazı döşenmiş.

Sayın Ali Çevik kardeşimiz de 14 Mayıs’ta yapılacak genel seçimlerde milletvekili olmayı düşünüyor. Şimdi aday adayı tabi. Rabbim gönlüne göre versin! Kaderine, bahtına, şansına diyelim.

İşte o yazı…

*

Taşrada yani yerelde birçok mesleği yapmak zordur. Alan daraldıkça, küçüldükçe mesleğinizi icra etmek ve kabul görmek de zorlaşır.

Çok uzun yıllardır gazetecilik yapıyorum. Çok şükür alnımızın akıyla bu günlere geldik ve bizi bilen bilir…

Memleketimizin, toprağımızın sesi soluğu olmaya çalıştık.

Allah ömür verdikçe de bu görevimizi seve seve yapmaya devam edeceğiz.

Taşrada meslek icra etmek zor dedik ancak öyle bir meslek var ki o en zoru: Elbette siyaset yapmak!

Herkes bir yerinizden tutar çeker. Bazen kimseyi memnun edemezsiniz. Herkesin sizi sevmesi çok zordur.

*

Evet siyaset taşrada zor zanaat ama bunu zorlaştıran biraz da siyasetçiler değil midir? Bu kötü algıyı miras bırakan ve artık kötü bir “siyasetçi-politikacı” algısını zihinlerimizde oluşturan biraz da siyasetçilerin kendisi değil midir? Elbette bu tanımlamaların dışında olan birçok değerli siyasetçimiz söz konusu. Onları tenzih ediyoruz.

Yaklaşan genel seçimler zihnimizdeki bu kalıp yargılarımızı bir kez daha su yüzüne çıkardı ve her gün artık iyi ya da kötü bu haberlere, konuşmalara şahit oluyoruz.

Bu gün bir çok isim görüyorum evet.. Ciddi koşuşturma içinde. Paralar harcıyorlar, harıl harıl koşuşturuyorlar ve çaba sarf ediyorlar. Herkesin gerçek amacını bilemeyiz ama geçmişten günümüze bu süreçlere hep şahitlik ettik.

Bazen çok ümitsiz hale düşsek de içimizi kıpır kıpır eden bize olumlu motivasyon veren durumlara da şahit oluyoruz.

*

Gelelim konumuza;

Birkaç gün önce, yine ismini duyduğumuz, bir arkadaşımız aradı. Randevulaştık, oturduk konuştuk. Bir gazeteci olarak ne yaparsınız soru sorar bilgi alır haber yaparsınız. Evet ben de soru sordum cevap aldım ama durum farklıydı.

Sohbetimizde sorularım haber niteliği taşıyan cevaptan çok zihin dünyamı etkileyen, sorgulayan, dönüştüren bir sürece dönüşmüştü.

Öyle ki, yaşa ki neler tecrübe edeceksiniz lafını sanki tecrübe ediyordum.

Kendisi; toprağımızın çocuğu. Babası çiftçi. Köyde doğmuş büyümüş. Belli bir yaşına kadar yani üniversiteye gidene kadar toprakta çalışmış. Kendi çabasıyla gayretiyle İstanbul Siyasal Bilgilere girmiş ve okumuş, yüksek lisans yapmış vs vs. Daha çok genç yaşından itibaren cemiyet hayatının içinde toplumsal çalışmalarda, vakıf dernek hizmetlerinde bulunmuş. Genç insanların yetişmesine, okumasına destek vermiş, toplumsal dönüşümümüze katkı sağlamış. Milli Gençlik Vakfından, TÜRGEV’e, NUN Okullarından birçok sivil toplum kuruluşa ve AK Partinin belli mutfak çalışmalarında uzun yıllar görev almış.

Sonra, (o zaman adı Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olan) Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü yapmış.

*

Hülasa sivil toplumdan siyasete, özel sektörden kamuya kadar yaptığı hizmetlerle hayra hâdim bir hayat yaşamış ve hala da devam ediyor. Görüşme sonrası kendisini yakın tanıyan birkaç kişiye de sordum “Eğer bir görev yapıyorsa mutlaka başarır” imajını edinmiş.

Maşaallah…

Çok geniş bir networkü var. Ama hiç kendini pazarlamamış ve biz de çok duymamışız böylece. Çok yukarda yakın ilişkileri var ama hiç kullanmamış çünkü akçeli işlerle uğraşmamış.

Entelektüel birikimi beni mest etti. Çok okuyan, yazan birisi. Siyasetin hem teorisini hem pratiğini tecrübe etmiş ve eden birisi.. Heyecanımı anlatabiliyor muyum bilmiyorum.

Gelecek adına ümit gördüğümü söylemek istiyorum…

Kendisine “Bugüne kadar AK Parti’ye hiç oy vermedim vermeyi de düşünmüyorum” dedim. Bana “Ben bu seçimde vereceğinize inanıyorum” dedi. İnanır mısınız “Hayır” demedim. Hatta “Aday olun vereceğim” dedim.

…. “Toprağımız verimli ve zengin, insanımız zeki ve çalışkan. Yeter ki kişisel kısır çatışmalarımızı kan davasına dönüştürüp miras bırakmayalım. Küçük hesaplar, yani haksız dünya kazançları için habis ekipçilik ve komitacılığa, insan tüketmeye ve insanları şeytanlaştırmaya çalışmayalım. İnsanımızla göz hizasında konuşup, derdini dinleyip, çözümün parçası olarak gönlüne girelim”… dedi son olarak.

*

Yakın zamanda sayın Ali Çevik Kahramanmaraş’a gelecek, bizlerle tanışacak, seçim startını verecek, Rabbim de nasip ederse memleketini temsilen milletvekili olup yüce Meclis’e gidecek.

Hadi hayırlısı…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol