Öne Çıkanlar MÜFTÜ İMRAN KILIÇ ADAY ADAYI OLDU GÜNEŞ PETROL HAYIRLI OLSUN! SARIYERDE KALDI MODERN SAĞLIK MERKEZLERİNE KAVUŞACAK MST MARKA KAZICI YÜKLEYİCİLER TERCİH EDİLİYOR

Bu haber kez okundu.

KONUKOĞLU; BÜYÜKLER FEDAKAR OLMALI
 Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Bursa Şubesi’nin konuğu olarak, Almira Hotel’de genç işadamlarına seslenen Konukoğlu, kendi iş yaşamı ve SANKO’nun tarihçesini anlattı.



Toplant
ıya, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı İlhan Parseker, Yeşim Tekstil CEO’su Şenol Şankaya, SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Zeki Konukoğlu, Yönetim Kurulu Üyesi Turgut Konukoğlu, TÜGİAD Bursa Şube Başkanı Baran Çelik ve TÜGİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Murat Coşkunkan’ın yanı sıra, TÜGİAD üyeleri katıldı.

Çalışmayı ve zanaatı çok sevdiği için babası Sani Konukoğlu’nun karşı çıkmasına rağmen ortaokuldan ayrılarak babasının fabrikasında çalışmaya başladığını belirten Konukoğlu, “Babam, ‘eti senin, kemiği benim’ diyerek beni ustama teslim etti. Ne bir gün olsun ustam beni patronun çocuğu olarak gördü, ne de ben” dedi.


İlk 6 ay yerleri süpürdüğünü, ustasının zaman zaman kasten çöp tenekesini devirip, “Burayı niye temizlemedin” diye kızdığını ve hatta ensesine tokat attığını kaydeden Konukoğlu, “İkinci 6 aylık dönemde ise tezgah sildim ama ustam onu da beğenmezdi. Bugün anlıyorum ki, bana sabrı ve itaati, yani başarıya giden yolu öğretmiş” diye konuştu.

Fabrikada önce usta yardımcılığına, sonra ustalığa, ardından işletme şefliği, fabrika müdürlüğü, genel müdür yardımcılığı ve genel müdürlüğe getirildiğini vurgulayan Konukoğlu, her göreve hak ederek, yoğrularak geldiğini bildirdi.

SANKO’NUN TARİHÇESİ

SANKO’nun temelinin 7 dokuma tezgahı ile 1904 yılında atıldığını, bayrağı devralan babası Sani Konukoğlu’nun bilinçli yatırımları ile şirketi tekstil sektöründe büyüttüğünü anımsatan Konukoğlu, şöyle devam etti:

“Babamın bir hedefi vardı; tekstilde 500 bin iğ ve bin dokuma tezgahı kapasitesine ulaşmaktı. Sağlığında o hedefine ulaştı. Babam rahmetli olduğunda 7 bin çalışanımız vardı. Kardeşlerimle el ele verdik, kenetlendik, sevgi ve saygı ortamında yeri geldi ortaklar gibi masa başında tartıştık ama masadan kalkınca bizi biz eden değerlerimizi koruyarak bugünlere geldik.

Babamın vefatı sonrasında tekstilin yanı sıra değişik sektörlere girdik ve holding çatısı altına yapılandık. Bugün 12 sektörde, 14 bin çalışanımızla üretim yapıyoruz. Gelişmelere göre yeni sektörlere giriyoruz, yeni şirketler alıyoruz, gün oluyor gelişmeleri değerlendirerek bazı sektörlerden çıkıyoruz, bazı şirketleri elden çıkarıyoruz. Uçak havalanırken ağırlıkları artmakta yarar vardır.”


Şirketlerin büyüklüklerine göre işlerde var olması gerektiğini ifade eden Konukoğlu, “Çünkü muhasebe başta olmak üzere birçok alanda büyük şirkete de aynı zamanı ayırıyorsun, küçük şirkete de. Fark rakamın sonundaki sıfır sayısında. Bundan dolayı gruplar şirketlerinde de büyüklüklerine paralellik göstermeliler” diyerek bunun nedenlerini açıkladı.

Konukoğlu, 2001 ekonomik krizinin SANKO’nun ve Gaziantep sanayisinin kabuk değişiminde etkili olduğuna işaret etti. 


BÜYÜKLER FEDAKAR OLMALI

Miras bölüşümünde büyüklerin fedakarlık yaptığı ölçüde kardeşlerini bir arada tutacağını ve dolayısıyla ailenin kenetlenmesini sağlayarak şirketin büyümesinin yolunu açacağını belirten Konukoğlu, babasının vefatı sonrasında izlediği yöntemi şöyle dile getirdi:

“Babam rahmetli olunca, miras bölüşümünü gerçekleştirdim. Şirkette kimin ne kadar hissesi olduğu zaten belli. Arazilerin bölüşümü için aile büyüklerimin de onayını alarak bir komisyon oluşturdum. Komisyon üyeleri mirasa konu arazileri belirleyip değerlemesini yaptı. Arazileri numaralandırarak bir torbaya koyduk ve en küçük kardeşimden başlayarak çekiliş yaptık. Ben çekiliş yapmadım, herkes çekilişini yapsın, kalanı benim dedim.

Örneğin, çekilişi yapan 105 liralık araziyi çekmiş, ama hakkı 100 lira ise torbaya 5 lira iade ediyor. Böylece süreci tamamladık. Kimisinin hiç dikkate alınmayan yerdeki arazisi imara girdi beklediğinin üzerinde değerlendi, kişinin arazisi de çok iyi yerde olmasına rağmen, yola, yeşil alana alındı, değerini bulamadı. Ama hiç kimse kalkıp da ‘ağabeyim arazinin iyisini aldı, bize değersizleri verdi’ diyemedi. Çünkü herkes miras yoluyla düşen arazisini kendisi torbadan çekti.”

ZEKAT VE HAYIRIN ÖNEMİ

Sani Konukoğlu Vakfı aracılığı ile kurumsal sosyal sorumluluk alanında örmek projeler gerçekleştirdiklerini anlatan Konukoğlu, 1.500’ün üzerine üniversite öğrencisine karşılıksız burs verdiklerini, 20.000 ilkokul, ortaokul ve lise öğrencisine kırtasiye ve kıyafet, 135 bin kişiye de gıda yardımı yaptıklarını söyledi.

Günümüzde bankacılık sisteminde EFT ile para transferi yapıldığını anımsatan Konukoğlu, hayır ve zekat ile EFT arasında şu benzetmeyi yaptı:

“Hayır ve zekat, malınızın sigortasıdır, öbür dünyaya EFT’dir. Nasıl ki, bankacılık sistemi üzerinden, görmediğiniz, dokunmadığınız parayı havale edip, yerine ulaştığından şüpheniz yoksa,  hayır ve zekat işleri ile öbür dünyaya EFT yaptığınıza da inanırsanız, karşılığını alırsınız.

Hamuru kabarmak için una maya ya da kabartma tozu katılır ve yoğrulur. Böylece  hamur genişler, kabarır. Hayır işleri yapmak ve zekat vermek de sahip olduğunuz servetinizi kabartır, artırır, büyütür. Zekat ve hayır işleri, paylaşmanın, toplumsal dayanışmanın ve kenetlenmenin anahtarıdır.”

ÇOCUKLARINIZA MAAŞ VERİN

Katılımcıların sorularını da yanıtlayan Konukoğlu, başarılı babanın çocuğu olmanın zorluklarla dolu olduğunu, bunu kendisinin de yaşadığını, ancak çok çalışarak farklı bir yönetim anlayışını sergileme başarısını gösterdiğini kaydetti.

Genç işadamlarını, çocuklarını küçük yaşlardan itibaren işyerine götürmeleri konusunda uyaran Konukoğlu, bunun nedenlerini şöyle sıraladı:

“Çocuk iş ortamında işi öğrenir. Ayrıca çocuklarınıza harçlık değil, maaş verin. Çocuk kendi bütçesini yapmayı, tasarruf etmeyi, para planlamasını öğrenir. Çocuğunuz üniversite eğitimini tamamladığında, 2 yıl başka bir işyerine çalışsın, çalışma ortamını çalışarak öğrensin.

Askerden gelince kendisine, ‘sana şu kadar sermaye verebilirim, istersen git kendi işini kur. Yok, burada çalışacağım dersen, maaşın şu olacak’ derseniz hem ona yol göstermiş olursunuz hem de gelecekte karşınıza çıkıp, ‘Ben kendi işimi kuracaktım, bana fırsat vermedin’ diyemez.

Çocuk şirkette çalışacak ise kesinlikle 2 kardeşi aynı odada oturtmayın, aynı sektörde görev almalarına imkan vermeyin. Herkes farklı sektörde olmalı, kıdeme göre maaş almalı. Bunu yaparsanız kimse kimsenin aldığını, giydiğini takip etmez, herkes maaşını istediği gibi harcar.”

İŞİ YAPMAYIN, YÖNETİN

Başka bir soru üzerine, “Ülkemde bu kadar işsiz varken, başka bir ülkede yatırım yapmak içimize sinmedi, sinemezdi de” diyen Konukoğlu, şirketlerin kayıt dışından uzaklaştığı ölçüde büyüme sürecine gireceğini bildirdi.

“Türkiye’deki tüm şirketlerin büyüklüğü, ABD’deki bir şirketin büyüklüğünde değil. Çünkü parçalanıyor, üretim maliyeti artıyor, rekabet gücü azalıyor” diyen Konukoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Kayıtdışılıktan uzaklaştıkça işinizi büyütürsünüz. İşi yapmayın, yönetin. Kayıtlı çalışma sisteminde üretimin, tedarikin, satışın, muhasebenin yöneticileri bellidir. Size hedef pazara yönelme, müşterilerle iyi ilişkiler kurma misyonu kalır. Kayıtdışılıktan kurtuldukça üretiminiz ve satışınız artar. Çünkü, kayıtdışında her işi sen yapmak zorunda kalırsın; hangi birisine yetişebilirsin ki?”

MUTLULUĞUN VE BAŞARININ SIRRI

Genç sanayicilere, “kendilerinden aşağıda olanlara bakıp, onların sahip olamadıklarına sahip olduğunu görme ve şükretme duygusu ile mutlu olma, kendilerinden yukarıda olanlara bakıp, onlar gibi olma hedefi ile hareket etmeleri” önerisinde bulunan Konukoğlu, hedefin, uzanıldığına erişilebilir, ne kadar çaba gösterilirse gösterilsin erişilemez olmaması gerektiğine dikkati çekti.

Tekstilin, ölüye de, diriye de gerek olduğunu anımsatan Konukoğlu, bundan dolayı Türkiye için tekstil sektörünün önemini hiçbir zaman kaybetmeyeceğini bildirdi.

2000’li yıllara girilirken herkesi tekstil başta olmak üzere emek yoğun sektörlerde Çin korkusunu aldığını, ancak kendisinin Çin’i hiçbir zaman tekstilde tehdit olarak algılamadığını anlatan Konukoğlu, “Hep şunu söyledim. Tüketim alışkanlıklarının değişmesi ile her Çinli bir gömlek fazla giymeye başlarsa Çin’e ihracat dahi yaparız dedim ve SANKO olarak o öngörümün gerçekleştiğini görmenin rahatlığı içerisindeyiz” diyerek süreci yorumladı.

Tekstilde bir zamanlar İngiltere, daha sonra Fransa’nın çok önemli güç olduğunu, ancak pamuk üreticisi olmadıkları için sömürgelerini kaybetmelerinin ardından sektörde bayrağı İtalya’nın aldığını bildiren Konukoğlu, şunları kaydetti:

“Son 20-25 yılda ise tekstilde bir Türkiye gerçeği var. Pamuk üretiyoruz. Organik tekstilde öncü ve güçlüyüz, Moda ve tasarımda farikalar yaratıyoruz. Pazara yakınlık anlamında avantajlarımız var. Tekstilde daha uzun yıllar var olacağız ve sektör bizim ülkemiz açısından değer yaratmaya devam edecektir.”

GİTMEYİ BİLMEK GEREKİR

Şirketlerde büyüklerin günü geldiğinde gitmeyi bilmesi gerektiğini, kendisinin 15 yıl önce açıkladığı üzere 65 yaşını dolduracağı için önümüzdeki yılsonunda SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinden ayrılacağını vurgulayan Konukoğlu, bunun gerekçesini şöyle ifade etti:

“Ben ayrılacağım, bunu 15 yıl önce planladım. Günü geldiğinde gitmeyi bilmek gerekir. ‘Ben gidersem burası biter’ dersen, o şirket büyümez, gerçekten biter. Benden sonra SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenecek olan kardeşim Zeki Bey, benden daha başarılı olacaktır.

Günü geldiğinde baba oğluna, kardeş kardeşe görevi bırakmalı ki, başarı devam etsin. Bu yöntemde işlerin yolunda gitmesi için uzaktan kontrol yapılır, devreye girilmesi gerekirse girilir. Kaldı ki, görevi bıraktıktan sonra Sani Konukoğlu Vakfı ve kurulması çalışmaları süren SANKO Üniversitesi’nin başına geçeceğim.”

Soruların yanıtlanmasının ardından, TÜGİAD Bursa Şube Başkanı Baran Çelik, SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu’na günün anısında plaket verdi.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol