Ulucamii Meydanı'nda gerçekleştirilen programda konuşan Kibar Özdemir, "Yüce Tanrı kainatı zıtların birliği anlayışına göre tasarlamış ve gerçekte kainattaki dengeyi sağlayan da bu anlayıştır. Gündüz- Gece, Var- Yok, Güzel- Çirkin, Ak- Kara, İyi- Kötü, Sıcak- Soğuk ve DİŞİ---ERKEK gibi… Yaşamı temellendiren bu zıtlıkların bir arada olma zorunluluğu vardır ve bu birliktelik de yaşamın temelini oluşturur. Kainatta var olan dinamizm, devinim ve dengenin de nedeni de zıtların birliği anlayışı olduğu gibi, birbirini doğurabilme özellikleri vardır. Aynen kadından erkeğin doğduğu gibi….
Kainatı var eden YÜCE ALLAH'ın sıfatlarından 'RAHİM' adını alan organı bedeninde taşıyarak, Dünya' da ki 7.6 milyar insanı doğuran kadının toplumdaki yeri, varlığı hak ettiği düzeyde değil ne yazık ki!.. Ve kadına reva görülen yaşam alanında maruz kaldığı davranışlar ''25- Kasım kadına şiddete hayır'' gibi bir günün doğmasına neden olmuştur. Türk kültüründe, Allah'ın kelamı ve rehberimiz kuran'ı Kerim ve peygamberimiz H.Z. Muhammet S.A.V. in sünet-i seniyesinde olmadığı biçimde algılanan KADIN maalesef bugün hayatına kast edilen, ölüme vardıran bir mağduriyet yaşamaktadır." dedi.
FATURALARIN BEDELİ AĞIR OLUYOR!
"Gittikçe artan mağduriyet ve şiddetin dozu; babası, abisi, oğlu veya eşi tarafından öldürülme düzeyinde ve gün geçtikçe de sayısı artmaktadır." diyen Özdemir, "Kadının uğradığı şiddet çeşitleri ve rakamlarına bakıldığında konunun ürkütücü bir boyutta olduğu görülmektedir. 21. Y.Y. da, 2017 yılının ilk 10 ayında erkekler;
1. 240 kadın ve kız çocuğu öldürdü,
2. 77 kadına tecavüz etti,
3. 207 kadını taciz etti,
4. 286 kız çocuğunu istismar etti,
5. 338 kadına şiddet uyguladı,
Yukarda 5 madde de kadına reva görülen, yaşatılan olaylarda ödenen bedelin faturası çok ağırdır ve ne yazık ki tüm topluma çıkmaktadır. Nasıl mı?
1. Cinayet işlemiş psikolojik olarak bitmiş bir baba, abi, oğul veya koca,
2. Üretime dayalı bir işinin başında ve ailesinin içinde olması gerekirken; hapishanede tükenmişlik sendromunda bir erkek,
3. Yok olma sürecine girmiş bir aile,
4. İstenmeyen bir şekilde, insanlık onuruna yakışmayacak bir biçimde ömrünü tamamlamış bir kadın,
5. Tecavüz ve istismarla geleceği kararmış hatta yok olmuş kadınlar veya kız çocukları,
6. Şiddet gördüğü için özgüven, saygı ve sevgisini kaybetmiş bir kadınlar veya kız çocukları
7. Hayatının geri kalan kısmını fiziksel veya ruhsal olarak özürlü yaşamak zorunda kalan kadınlar, kızlar veya aile bireyleri
Kadına şiddetin doğurduğu yukarıdaki bireyler, topluma yük değil de nedir? Toplum bu yükü kaldırmak için harcadığı enerjiyi daha güzel sonuçlar için harcayamaz mı?
Kadına şiddetin faturası gün geçtikçe artarken kapanması imkansız yaralarla toplumumuzu derinden sarsmaktadır. Bu sarsıntının doğuracağı sonuçların tahmin etmekte zorlanacağımız toplumsal çöküntüye varmadan devletimizin kesin kararlı tedbirler alması gerektiğini düşünüyoruz.
1. Kadınlarımız artık birey olarak erkekle eş değer olduğunun ve anayasal haklarının farkındadır. Tarladan fabrikaya, fabrikadan Plazaların en üst köşesinde makamda oturacak kadar söz sahibidir. Bu durumda ekonomik özgürlüğün kazandırdığı özgüvenin erkek tarafından hoş görülüp tlore edilmesini sağlayacak eğitimin ailede başlayıp, okulda devam etmesi sağlanmalıdır.
2. Şiddete uğrayan kadın utanma duygusunu yenerek olayı sineye çekmeden yetkili platformlarda hakkını aramalıdır.
3. Yasalar gerektiği gibi uygulanarak caydırıcılık etkin hale getirilmelidir.
4. Kadına şiddet cezalarında iyi hal indirimi kaldırılmalıdır.
5. Kadına şiddetin faturasının ağırlığının farkındalık yaratacak etkinliklerle toplumun şiddete karşı mücadele anlayışı geliştirmelidir.
TÜRK KADINI YERLERDE SÜRÜNMEYE LAYIK DEĞİLDİR
Yüce dinimiz İslam kültüründe ve insanlık tarihi kadar eski bir millet olan Türk kültüründe var olduğu gibi kadınlarımız gerçek yerini almalı ve bu yerine sahip çıkmalıdır. Kurtuluş savaşında cephedeki erkeğinin yanında olmasını bilen Türk Kadını için devletimizin kurucusu, Başkomutanımız Atatürk ''Ey kahraman Türk kadını sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın'' sözleri ile de yücelterek gerçek makamına yerleştirmiştir.
Zıtların birliğinin değerli elamanı kıymetli Erkekler; Analarınız, büyükanneleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, ablalarınız, kız kardeşleriniz, eşiniz, kızlarınız, yeğenleriniz, kuzeniniz, komşu Ayşe teyzeniz, sınıf arkadaşınız, iş arkadaşınız; bunlar hayatınızda karşılaşabileceğiniz kadınlar. Toplum düzenini birlikte oluşturmak zorundasınız. Öyle bir beraberlik oluşsun ki Türkiye'de '' 25 kasım kadınlara karşı şiddete uluslar arası mücadele günü'' gibi bir güne yer verilmesine gerek kalmasın. Hep birlikte bu mücadelenin içinde olalım ve ''KADINA YÖNELİK ŞİDDETE HAYIR'' DİYELİM. " şeklinde konuştu.
Haber-Foto: Bilal EVRAN