DOĞUP BÜYÜDÜĞÜ TOPRAKLARA OLAN VEFASINI UNUTMADI!

RÖPORTAJ

Daha çocuk yaşta, doğup büyüdüğü topraklardan 15 yaşında ayrılarak yaşam mücadelesine girişen, bugün itibariyle geldiği noktada şöhretin ve insani yardımlaşmanın zirvesine yükselen, sadece doğup büyüdüğü topraklarda, yöresinde değil, Türkiye olduğu kadar yurtdışında da ‘REİS’ diye anılan Bünyamin Kenger ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Kendini ekonominin doktoru olarak tanımlayan, Aslen Göksun ilçesine bağlı,  (1994 yılından bu yana belde iken, büyükşehir yasası ile mahalleye dönüşen)  Bozhöyük Mahallesinden çıkan yüreği insan sevgisi ile dolu, milliyetçiliği farklı tarifle üst köşeye yığan hayırseverliliği ile bölgede nam salan Dr. Bünyamin Kenger’e sorular sorduk.

SOSYAL SORUMLULUĞU NASIL TARİF EDİYORDU?

Bu tanımı en çok belediyeler, başkanları ve işadamları kullanırlar ve hayata geçirirlerken, bir vatandaşın bu zihniyete bakışı neydi, nasıldı. Kenger’e göre sosyal sorumluluk neydi, nasıl uygulanmalıydı?

Üstelik de kendi köyü (mahallesi) Bozhöyük’te senelerdir 12 metrekarelik evde 2 çocuğu ile birlikte yaşayan, geçimini zar zor sürdüren Dursal Özdemir’in barakamsı evini yıktırarak, yeniden sıfır ev yapan, bu anlamda bölgede halkın sevgilisi haline gelen Dr. Bünyamin Kenger’in bu meseleye ilişkin işte cevabı; “Her işadamı kendi büyümüş olduğu, kendi doğmuş olduğu topraklarda kendi insanlarına sosyal sorumluluk projesi adı altında, ev ihtiyacı olana ev, çocuğunu okutmak isteyenlere eğitim, gibi destek sağlamak ister. Benim düşünceme göre dünyadaki en karlı yatırım, çocuklarımıza ve evlatlarımıza verebilecek geleceğimizdir. Bu yatırım dünyanın en karlı yatırımıdır, insana olan yatırımdır. Sosyal sorumluluktaki kastımız, bir imkânlar dâhilindeki öğrenciye burs vermektir. İhtiyacı olana ev yaptırmaktır. Onlara gıda yatırımı yapmaktır. Gerektiğinde nakit yardımı yapmaktır.”

BEN BU TOPRAKLARDAN AYRILDIĞIMDA 15 YAŞINDAYDIM.

O zamanlar üzerimizde naylon bir gömleğimiz vardı, ceketimiz bile yoktu. Gittik, mücadele ettik, ideallerimizin peşinden koştuk. Şu anki konumumuza baktığımızda dünyanın 14 ülkesinde vergi mükellefi ve çeşitli çeşitli sektörlerde ticaretle uğraşıyorum. Bu dünyanın gelişmiş ülkelerinden birkaçını sayarsak örneğin; İngiltere’nin başkenti Londra’da en gelişmiş semti London City’de benim ofislerim var. Bu yüzden dünya Washington’dan yönetilmez, dünyanın merkezi olan Londra’daki London City’de yönetilir. Bütün ülkeler orada finanse edilir. Bütün ülkelerin borcu oradan dağıtılır. Dünya finansı bir nevi oradan yönetilir. Orada benim finans ofisim var. Yine Almanya’da yatırımlar vardı. Amerika gibi, Macaristan gibi ülkelerde yatırımlarım vardı. Almanya’da zaten ekonomi doktorluğu yapıp, yüksek lisansımı yaptığım, evlendiğim ve çocuklarımın doğduğu yerdir.

4 ÜLKENİN VATANDAŞLIK BELGESİNE SAHİBİM.

“Yine fahri konsolosluğum var. Rabbim ömür verirse bir on yıl daha bu işlerin peşinden koşmak istiyorum ve bu on yıllık süre zarfında sosyal sorumluluk projelerini devam ettireceğim. Hayır işlerinde milletime hizmet etmek istiyorum. Daha sonraki yıllarda da Allah uzun ömürler verirse aileme vakit ayırmak istiyorum.”

GÖKSUN’DAN MARAŞ’IN FOTOĞRAFINI NASIL ÇEKİYORDU?

Sohbetimiz sırasında Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör’ü bir Göksun’lu, bir hemşehri olarak nasıl buluyor, başkanlığını, yönetimini nasıl değerlendiriyordu.

Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör’u uzun zamandır tanıyan birisi olarak, “Başkanın kalibresi yüksek. Kaldı ki Belediyeler Birliği Genel Sekreterliği döneminden beri tanıyorum. Harika bir bürokrat, mükemmel bir kişiliğe sahip. Bir hemşehrimizin büyükşehiri yönetmesinden onur duyarım, mutlu olurum. Başarılı olduğunu duyuyorum, kendisine başarılar diliyorum” diye konuştu.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.