2023-06-23 18:43:45

Kaybettiğimiz saygı ve özlediğimiz hoşgörü

Ömer KANDİLCİK

23 Haziran 2023, 18:43

Kabul eder veya etmezsiniz, sosyal medyada, trafikte veya hayatın içinde kavganın, tartışmanın dozu, şiddeti giderek artıyor. Ve alanı her geçen gün genişliyor.

İnsanlar arasındaki saygısızlığın, çatışmanın aslında birçok nedeni var. Bunların en başında ise hoşgörünün değersizleştirilmesi geliyor. Günümüzde insanlar, eskiye ait naif hareketli, alçak gönüllü ve kibar insanları görünce demode, banal ve eski kafa olarak nitelendiriyor.

Bizim gibi düşünmeyenlere, biraz da yaşı ileri ise, (Mehmet Fiskeci ağabeyim alınmasın) eski kafa ile suçluyor, söylediklerini ciddiye almıyoruz bile.

Ne demiş büyükler, ‘su eski tastan içilir!’

*

Tartışmak veya kavga etmek insanın doğasında olsa da son zamanlarda gitgide artan kavga hali toplumsal bir boyuta ulaştı. Sosyal medyada, trafikte veya hayatın içinde herkesin kavga halinde.

O hale geldik ki, kimsenin birbirine tahammülü kalmadı. İnsanlara, özellikle depremde travma geçirenler, hayatları alt üst olanlar, enkaz altında hatıralarını, canlarını ve hayallerini bırakanlar, sosyal medya, erkek ve kadın ilişkisine dair önemli ipuçlarını her gün görüyor, yaşıyoruz.

*

Son zamanlarda insanlar arasındaki saygısızlığın, çatışmanın aslında birçok nedeni var. Bunların en başında ise hoşgörünün değersizleştirilmesi var. Günümüzde insanlar, eskiye ait naif hareketli, alçak gönüllü ve kibar insanları görünce demode, banal ve eski kafa olarak nitelendiriyor.

Bu nedenle insanlar 'ben buradayım' demek için daha kaba ve fevri hareketlerde bulunuyor. Birini alttan aldığın zaman 'hadi bu da senin istediğin gibi olsun' dediğinde o insanı saf olarak nitelendirmek, onu kullanılacak insan gibi görmek insanların kaba hareketler göstermesine sebep oldu. Yoğun trafik, iş stresi, geçim sıkıntısı, GDO'lu besinler, sağlıksız beslenme ve hava kirliliği, biyolojimizi bozduğu için de tahammülümüz biraz zorlanıyor. Hızlı yaşam ve buna alışmak, naif hareketlerin de geri kafa olarak görünmesinden kaynaklanıyor.

*

Ne yazık ki, en çok ihtiyaç duyduğumuz mesele, 'insani özelliklerimiz pek kalmadı'

İnsanların sosyal medya üzerinden birbiriyle çok ağır tartıştıklarına şahit oluyoruz. İstişare kültürü yok zaten.

Herkes ben haklıyım kafasında.  

Sanal kimlikler üzerinden 'nasılsa tanınmıyorum' denilerek insanlar birbirlerine çok şiddetli hakaretlerde, eylemlerde bulunuyor. İzni olmadan bir başkasının gönderisini paylaşıyor. İnsanlar sürekli tartışmak veya kavga etmek için tetikte gibi duruyor. Bu durum kapital düzenin insanları olmaktan kaynaklanıyor. Yani artık tüketen, yiyen, içen, yatan bir toplum olduk. Sadece bize has değil diğer canlılar gibi yaşıyoruz. İnsani özelliklerimiz pek kalmadı, maddi değerine göre insanlara saygı gösteriliyor.

*

Günlük yaşamda sadece yiyelim, içelim, yatalım şeklinde robotik bir yaşam var, bu kavgaların da bundan kaynaklandığını düşünüyorum. Öfkelenmenin nedenleri arasında ilk sırada geçim kaygısı var. Sosyal medyada bazı insanların, başka insanları çok iyi görmesinden kaynaklı 'ben yetersiz miyim' duygusu var. Kendine zaman ayıramazken sorumlu olduğu insanlara da zaman ayıramaması 'ben yetmiyorum' duygusu insanı biraz bastırıyor. Bu durumlar da öfke kontrolsüzlüğüne sebep oluyor.  

Yoğun işim sebebiyle sürekli yazamasam da, bir sonraki yazımda özellikle deprem sürecinde yaşanan trafik ihlallerinden, sorumsuzluklardan, hoşgörüsüzlükten, saygıdan-saygısızlıklardan da söz etmek isterim.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.