“Avrupa devletleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerini fırsat bilen Avrupa devletleri göz diktikleri vatanımızı kolayca ele geçireceklerini düşünürken şehadet şerbetini içmek isteyen iman gücünü hesaba katmamışlardı. Dünya tarihinin en önemli ve en acı savaşlarından birinin yaşandığı yer olan Çanakkale'de her bir fert kendine düşen görevi fazlasıyla yerine getirmişti.
98 yıl önce cereyan etmiş olan, Çanakkale Zaferi'nde Mehmetçiklerimizin ve Anadolu kadınlarımızın kahramanlık ve fedakarlıkları; kadınlarımıza ve gelecek neslimize her zaman örnek olmuştur, olmaya da devam edecektir.
Çanakkale'nin gizli kahramanları olan kadınlar; kocalarını savaşta kaybettikten sonra evlatlarını cepheye yollamış, varsa küçük çocuğunu da yanına alarak kendisi de cepheye koşmuştur. Gerek askere su-ekmek dağıtarak, yaralanan askerleri anne şefkatiyle tedavi ederekr, mermi taşıyarak gerekse de omuz omuza Mehmetçikle vatan müdafaası için canlarını ortaya koymuştur.
Bu bağlamda bugün bizlere düşen görev; şanlı tarihimizde yerine alan Çanakkale ruhunu canlı tutarak gelecek nesillere aktarmalıyız. Atalarımızdan miras kalan bu aziz Vatanı müdafaanın, yalnızca savaş meydanında mücadele olarak algılanmamalıyız. Kız ve erkek çocuklarımızın; ilim-bilim-fen ve teknoloji gibi her alanda mükemmel yetiştirmeyi sağlayarak emanet edilen bu topraklarda dini ve milli duyguları her zaman ayakta tutarak daha büyük hedeflere koşmalıyız.
Bu duygu ve düşüncelerle, Çanakkale Savaşları'nda cesaret ve kahramanlıklarıyla tanınan Nezahat Onbaşı, Mücahide Hatice Hanım, Zeynep Mido Çavuş, Hemşire Erica, Wanda Zembrazuska ve Safiye Hüseyin Elbi nice gizli kahraman ninelerimiz ve Mehmetçiklerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.”