banner1451
banner1461

Şenliklerimizin, asker gönderme günlerinin, düğünlerin, festivallerin, açılış ve kutlamaların, özellikle güreşlerin geleneksel çalgısıdır davul ve zurna.

Bizim yerli ve milli kültürümüzdür davul çaldırmak, zurna dinlemek.

Haa, her adam zurna çalabilir mi? Tabi ki hayır. Zurnada peşrevin olmayacağını da öğrettiler bile seneler önce.

Ve davul. Birileri birilerine kızdığı, sinirlendiği zaman, “Allah seni davul eylesin!” niye derler, onu da anlamış değilim.

Her adam davul çalabilir mi, mümkün değil. Bazen davul birilerinin omuzunda olsa da, çoğu zaman tokmak başkasının elinde oluyor.

Nasıl vurursa artık!

Davul ile zurnanın uyumu da önemli. Farklı sesler çıkarsa, ne oyundan keyif alınır, ne eğlenceden! Ne dinlediğinden, ki gürültü kirliliğinden başka anlam taşımaz.

Ama illa ki davul ile tokmak bir çalanın elinde olacak. Yoksa çıkan sesler aykırı olur, ne dinlediğinizi de bilemezsiniz!

Şunu da bir kenara yazın, davul ve zurnada makam, usül, nota yok! Rastgele, büyüklerinden öğrendiğin kadarıyla çal gitsin!

*

Birileri, kalabalıkta veya iki kişilik sohbetlerde çok konuştuğu zaman zırvaladığı, saçmaladığı ve ne dediğini bilemediği zamanlar, öteki susturmak için, “Kısa kes, Aydın havası olsun!” derler. Bu Aydın’da ne varsa!?!?

Aslına bakılırsa, bu susturmanın işareti, uyarısıdır.

Çok konuşan çok yanılır. Çok şeyi bildiğini söyleyene bazen hiçbir şeyi bilemediği gibi, bildiklerini de karşısındakine, muhatabına doğru dürüst izah edemez.

Çünkü asıl saçmalayan kendisidir.

Neyse, yazıyı fazla uzatmak istemiyorum.

Kısa kesiyorum, ne alaka ise Aydın havası olsun diyorum!

NOT: Bir de ‘zurnanın zırt dediği yer’ ve ‘zurnanın son deliği’ var ki, o da başka bir güne…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol