Her sektörde olduğu gibi, basında da kirlenme devam ediyor. Bilgi kirliliği, dedikodu ve iddialarla yola çıkılırken, bir meselede birilerini ya da kurumları sürekli eleştirir, ya da devamlı överseniz, ne sürekli övdüğünüz tarafın saygısı kalır size, ne de devamlı eleştirdiğiniz tarafın saygısı…

Biz kendi kendimizi sıfırlıyoruz!

Kurumumuz, adımız lekeleniyor, kirleniyor iken, aslında bu şehre yazık ediyoruz!

Şimdi sizin gazete, bizim gazeteci, öte taraftan senin tetikçin, senin amigon durumu çıkıyor ortaya.

Ve o hale geldi ki, sizin taraf bile sizden söz ederken, ‘operasyonel gazeteci’ sıfatını kullanmaktan çekinmiyor, gittiği yerde konuşuyor, konuşturuyorlar.

Öyle bir dil, öyle bir yakıştırma alıp başını gitti.

*

Daha da ötesi, ‘bizim tetikçi, bizim amigo’ diyenlerin sayısı giderek artıyor.

O bakımdan, her kim iseniz, kim isek, hepimiz, önce meslek saygısına, herkesin haber ve yazı ilkesine, güzergâhına saygı duymak zorundayız.

Bendeniz dâhil, her gazetenin, her internet sitesinin bir yayın politikası var, yazdıkları kendilerini bağlar.

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi misalinde olduğu gibi.

Her gazetenin, gazetecinin, ya da internet sahibinin yayın ilkesi var derken,  sevabı ile günahı ile mesleğini icra ederken, burada hakim olan taraf,  halktır, okurdur.

*

Markalar, firmalar kolay yetişmiyor. Ona höd der, berikine had bildirirken, aynayı önce kendimize çevirmemiz gerektiğini unutmamalıyız.  Mahcup olacak, yüz yüze bakılmayacak eylemlerden, söylemlerden uzak durmalıyız.

Bu bizi küçültmez, aksine yüceltir, hem kendi vicdanımızda, hem okur nezdinde.

Önce mesleğimize, kendimize ve okura saygı dilini şırınga etmeliyiz.

En yüce mahkemedir insanın kendi vicdanı.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol