Bir-iki gün önce, milli eğitim müdürlüğünü, giden ve gelecek olan çiçeği burnundaki milli eğitim müdürü meselesine değinmiş, milletvekili sayın Habibe Öçal’dan milli eğitim üzerinden elini ayağını çekmesini istemiştik.

Haddimize değil ama istedik işte. İçimden gelmiş, yazmıştım. Netice itibariyle milli eğitim kendisinden sorumlu. Tabi ki hataları olsa da kurumunun üzerine titreyecek.

Sayın Öçal’a sevgi ve saygılarımla…

*

Dedikten sonra gelelim asıl meseleye, yani zurnanın zırt dediği yere…

Bugün Kilis’te, kendi memleketinde milli eğitim müdürlüğü yapan, uzun süre de şahsım şehrinde milli eğitim müdürü olarak başarılara imza atan, başarı hikâyeleri yazan, hepsinin ötesinde kurumda huzuru, barışı ve istikrarı sağlayan Mehmet Emin Akkurt’a da buradan selam ve sevgiler gönderdikten sonra Hatice’ye değil, neticeye geliyorum.

Kaç ay, kaç sene kaldı bilmiyorum da, giden, tayini geldiği yere, İstanbul’a çıkan müdür Cemal Yılmaz’ın yerine yine İstanbul’dan bir arkadaş geldi, geliyor. Bugün yarın gelir, görevine başlar da, Hatice’ye değil, neticeye bakmak isterim.

*

Sevgili Cemal Yılmaz’ın evini getirmediğini biliyoruz. Belki de yanlış biliyoruz, getirip getirmemesi kendi sorunu da, milli eğitim adına bu şehre bir şey verdiğine rastlamadık.

Şundan rastlayamazsınız, gelen kendini emanetçi görüyor. Niye?

Adam evini getirmemiş. Kalıcı gözüyle bakmamış kendine. Ha bugün, ha yarın giderim diye düşünmüş, milli eğitim çok da umurunda olmasa da, emanetçi sıfatıyla koltuğu doldurmuş.

Şimdi yeni gelecek olan arkadaşımız, yani Yusuf Kahraman da muhtemelen evini getirmeyecek. Adamın İstanbul gibi bir şehirde kurulu düzeni varken, kalkıp da evini tanımadığı yere mi getirecek.

O da kendini emanetçi yerine koyacak, o da Maraş’ı yol geçen hanı sayacak, bir an önce bu şehirden çekip gitmenin hesabında olacak. Biliyorsunuz, yol geçen hanı İstanbul’da, Beyazıt semtinde.

Giren çıkıyor, kalınmıyor yol geçen hanlarında. Belki konumuzla alakası yok ama Suriyeli ve Afgan mülteciler demir attılar ülkeye. Kovsan gitmezler, gitmeyecekler. Potansiyel seçmen!

Toprağını sevmiş ağaç gibi kalan mültecileri geçtim de, mesele milli eğitim…

*

Evini getirmeyen, sürekli ailesini düşünen, ‘Ne zaman olursa olsun, fırsat bulur da bu şehirden giderim!’ kafasında yaşayan ve hareket eden insan ne kadar verimli olur.

Ona da hak vermek lazım!

Dedim ya, bu şehrin evlatları vardı. Bu şehir için, kurum için, camia için her şeyini feda edecek, yetenekli, ehliyet ve liyakatli. Ne olurdu, onlardan birini memlekete milli eğitim müdürü yapsaydınız, ölür müydünüz?

Neyiniz eksilirdi?

*

Bu arada, çiçeği burnundaki il milli eğitim müdürü arkadaşımız Yusuf Kahraman nöbeti, yani bayrağı Cemal Yılmaz’dan devralmış. Eh, kahraman şehre de Kahraman yakışır yani.

Hayırlısı olsun. Cemal beye yaptıysa geçmiş hizmetleri iç in teşekkür ederken, Yusuf Kahraman’ın da kahraman şehre yararlı olması dilek ve temennisiyle başarılar diliyorum.

İnşallah beklentileri boşa çıkartmaz!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol