banner1451
banner1461
Öne Çıkanlar ADAYLIK BAŞVURUSUNU YAPTI GAZETECİ DOĞRU VE TARAFSIZ OLMALI İSTİHBARATIMIZIN HAFIZASI SİLİNMİŞ BASINDAN SORUMLU Menar

Bu haber kez okundu.

ZAMAN VE EMEK VEREMEYECEĞİM HİÇBİR İŞİ KABUL ETMEM!
  

Meslektaşım Neşe Yıldızhan ile makamında anlık sorularımızı cevaplandıran Kipaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı m. Hanefi Öksüz, lafın kurşuna benzediğini, gittiğinde dönmesinin mümkün olmadığını belirterek, geçtiğimiz günlerde Ramada Oteli’nde gerçekleştirilen Kültür ve Turizm çalıştayına ilişkin düşüncelerini ifade ederken, o gün çekilen fotoğrafta neler gördüğünü sorduğumuzda, bize; “Çalıştay iyi oldu, tabi Kahramanmaraş turizmde gelişmiş bir il değil. Turizm alt yapımız da öyle. En azından hangi imkanlar var, neler yapılabilinir konuşuldu, kentimizin turizm kapasitesini öğrenmiş olduk. Bu konuda bakir bir alan Maraş. Bence faydalı oldu, Bakan sayın Mahir Ünal’a teşekkür ediyoruz.” dedi.

KİPAŞ KÜLLİYESİ NE ANLAMA GELİYOR?

Çalıştayın ardından, Bakan Mahir Ünal ve arkadaşları Kipaş Okulunu ziyaret ettiğinde, bir külliyeden söz etmişti. Neydi, ne anlama geliyordu. Bu konudaki düşüncesini almak istedik. Hanefi Öksüz şunu söyledi; “Külliye denilince farklı anlaşıldı. Aslında biz bir cami yaptırmayı düşünüyoruz. Adliye Sarayı yanına. Bunun iki sebebi var, ki o bölgede ihtiyaç var. Diğeri de bu camiden okulumuz da istifade etsin istiyoruz. Okulumuzda verilen dini eğitim sınırlı. Oysa çocuklarımızın dini eğitime de ihtiyacı varken, kayıtsız kalamazdık. Çocukların bu dini eğitim ihtiyacını da caminin alt katında sağlamak istiyoruz. Kottan dolayı bir fark çıkıyor. Üstü cami, arkası taziye evi olmak üzere, ki bu bölgede taziye evine de ihtiyaç var. Camileri biraz muntazam yapmamız lazım. Çok fazla gelişigüzel yapılıyor. Biraz estetik, biraz sanat eseri olmalı. Yolun altından bir de tünel düşünüyoruz. Çocuklar trafikte sorun yaşamasınlar. Can güvenliği nedeniyle… Okulumuz, toplumun her kesimini kucaklayan, öğrenci alan bir okul. Sadece düşünce yapılarına göre değil, maddiyata bakılmaksızın, en zenginin ile en fakirin çocuğu aynı sınıfta, sırada yan yana eğitim görebiliyorlar. Çünkü bu çocuklar toplumunu tanımalı, kaynaşmalı. Son olarak külliye demeyelim de, cami demek daha doğru olur. Maketi de hazır, proje çalışmaları devam ediyor.”

Öksüz, maketi hazır olan camide proje çalışmalarının devam ettiğini ifade etti ve; “Maliyetinin ucuza çıkmayıp, vakıf kurup, cami yönetimini vakfa devretmeyi düşünüyoruz. Adı da Kipaş Vakfı olacak. Bir eser vücuda getiriyorsunuz, sizden sonrakiler ya bakıyor, ya bakmıyor, en iyisi Vakfa devredip, yönetimi onlara bırakmak. İstiyorum Kipaş’ın eli hep üzerinde olsun!” diye konuştu.

Vakıf kurmanın zor, formalitelerinin fazla olduğunu, bürokratik engellerin çıkabileceğini söyleyen Öksüz, akabinde kazmanın vurulacağını kaydetti.

EVET, TEKNİK LİSE BİR İHTİYAÇ

Daha önce de gündeme gelmiş, bir teknik lise ihtiyacı doğduğunu daha önce de söylenmişti. Gazeteci Neşe Yıldızhan hatırlatmada bulundu, Öksüz’ün de cevabı şu oldu: “OSB’deki fabrikalarımızın ara elamana ihtiyacı var. Mühendis ile işçi arasında, teknisyen bazında... Bunları yetiştirmemiz lazım. Yetiştirirken de, bunların biraz işin pratiğini de öğrenmesi lazım. Fabrikalarımızda çok iyi müdürler, teknisyenler, mühendisler, eğitici elamanlar olacak ki, bunlar da gelip pratik öğrenecek, staj yapacaklar. Okulu bitirdiklerinde belli bir bilgi-birikimle sanayi tesislerinde çalışmaya başlayacaklar. Bunu önemsiyoruz. OSB’de müteşebbis heyet başkanıyım. Dedim organize olarak biz yapalım istedik. Arkadaşlar da ‘Kipaş Okulunda belli bir tecrübeyi, kaliteyi yakaladın. İlla burayı Kipaş Okulları yapsın!’ dediler.  Böylece 1. OSB’nde bir teknik liseyi önümüze aldık. Oraya yapılacak. Üniversite öğrencisi teknisyen yetiştirecek. Tabi bunun da bölümleri olacak…”

Bir de otel yapacak iddiasını gündeme getirdik. Böyle bir niyeti var mıydı? “Yapacağımız çok işi var. Bu tür sosyal yatırımları da yapmalıyız ama otel konusunda kesin bir kararımız yok” diyen Öksüz, bu işi yapan arkadaşlarının bu meselede yeterli olduğunu söylemeden geçemedi.

YENİ ANAYASA VE BAŞKANLIK KONUSU

Günümüz ülke ve yerel siyasetinde yeni anayasa ve başkanlık sistemi çok tartışılır, yazılır ve konuşulurken, acaba Kipaş Patronu Öksüz bu meselede ne düşünüyordu? Söyledikleri önemliydi; “Sistemden çok ben şunu çok önemsiyorum. Biz çok kavga eden milletiz. Seviyoruz kavgayı. Dedikodu, kavga, çekişme,  fitne… Ve kişisel menfaatleri kovalama. Bu da bizim bünyemizi bozuyor. Aslında kültürümüzde, inancımızda bunlar yok. Bakıyorum, bir vatandaş olarak siyasi kavgalardan şikayetçiyim. Bakın, Güneydoğu’da halk devletten yana desteğini koydu. İnsanlar bakıyor, yakınımızda İran var,  Suriye Var,  Rusya var, kuzey Irak var, Mısır ve Yemen var. Türkiye’de vatandaş olmak, oralarda vatandaş olmaktan çok daha büyük nimet. İnsanlar devletine sahip çıkmalı. Bu kavgaları doğru bulmuyorum. Sanayici olarak başkanlığa şu sebeple sempati duyuyorum, bir işin bir sorumlusu olmalı. Başkanlık sistemini diktatörlük olarak da görmüyorum. Çünkü başkan da seçimle geliyor. Halk beğenmiyorsa, bir seçimde değiştirir. Ama yöneticinin elini-kolunu bağlarsan, bu adam bir iş yapamaz. Kim olursa olsun!”

SORDUK, TSO MI, MÜSİAD MI?

Hatırlayın, sanayi sektörünü barındıran sivil toplum kuruluşları arasında, son günlerde MÜSİAD daha çok öne çıkmaya başladı. Adeta bir cankurtaran simidi gibi sunuldu, servis edildi. Kendisi de Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanıydı. “TSO mı, MÜSİAD mı?” diye sorduk. Bakın ne dedi; “İkisi de ayrı şeyler. Elma ile armut gibi şeyler. Kıyaslanmaz ki… Müsiad, Kasiad, Tüsiad, işverenleri temsil eden özel kuruluşlar. Ama TSO sanayiciyi, tüccarı temsil eden resmi bir kurum. Resmi kurum ile birkaç  kişinin araya gelip kurduğu özel STK aynı şey değil yani. Kıyaslaması bile yanlış.”

Aslında biz son günlerde, özellikle kentimizde, siyasi ve sanayicilerce MÜSİAD’a olan sempatinin, ilginin öne çıktığını imaya çalışmıştık. Fakat Öksüz, bunun kıyasının bile doğru olamayacağını iddia etti. Eyvallah!

EMEK VEREMEYECEĞİM HİÇ

BİR İŞİN BAŞINA GEÇMEM!

Özellikle Kültür ve Turizm çalıştayı sonrası, Bakan Ünal’ın Kipaş Okulu ziyareti, gördüğü ilgi ve akabinde kamuoyundaki yaygın düşünce şu idi, “Hanefi Öksüz TSO Başkanı olacak.” Bu iddia karşısında koltuğundan doğruldu, gayet ciddi bir ifade ile; “Emek ve zaman veremeyeceğim hiçbir işin başına geçmem.” dedi ve bu iddiaları kesinlikle yalanladı. Devam etti;  “Bunun bir sorumluluğu, vebali var. Bir makamı işgal edeceksen, benim keşke zamanım olsa, onu da yapmaktan kaçınmam. Sağ olsunlar, beklenti de var ama artık biraz genç, dinamik, zaman ayırabilecek, enerji dolu arkadaşların gelmesi lazım. Belli bir yaşa geldik. Meclis başkanlığını yapıyoruz, niye, ayda bir görev düşüyor. TSO başkanlığı aklımda, fikrimde yok.”

GERÇEK ANLAMDA BİRLİKTELİK VAR MI?

Bu sorunun cevabını merak etti Yıldızhan. O gün, KASİAD’ın Bakan Ünal onuruna verdiği yemekte, birlik ve beraberlikten söz ettiğini hatırlatarak… Sanayi ve iş dünyası arasında gerçek anlamda birlik-beraberlik var mıydı, bu sağlanabiliniyor muydu? Gayet samimiydi cevabı; “Bunda başarılı olamıyoruz, sebebi de şu; herkes önce ben diyor. Siyasetle uğraşan insanlara bakıyoruz, bir dahaki dönem nasıl seçilirim, yakınım şuraya nasıl gelir? Bu dertteyiz. Bizim asıl düşüncemiz bu olmamalı. Bu görevi kim daha iyi yapar, bu düşüncede olmamız gerekirken, maalesef aksi yaşanıyor. Şimdi bu fabrikayı düşünün, şu müdürlüğü şu yakınımı atayayım, çocuğum yapamayacağı halde gelsin yönetim kurulu başkanı olsun, şu akrabam falan yerden sorumlu olsun. Yok öyle… Böyle yapar, düşünürseniz ilerleme kaydedemezsiniz,  başarı da sağlayamazsınız. İşi ehline vereceksiniz! Devlet de aynı. Bir görevi kim hak ediyorsa, o görevi ona vereceksiniz. Kim olursa olsun! Peygamber Efendimizin de dediği gibi, emanet ehline verilmeli, ötesi yok bunun. Kendi aramızdaki birlik ve beraberliğe dönersek,  burada olgunlaşmamız lazım. O gün Bakan Bey de dile getirdi. Mesajı verdi, bunu yapmamız lazım! Ben de buna katıldığımı konuşmamda vurguladım. Kipaş bugün bir yere, bir noktaya geldiyse, bunun ana sebebi, sağladığımız birlik ve beraberliktir.”

BİNANIN UÇAKLARIN İNİŞ-KALKIŞLARINA

 MANİ OLDUĞU İDDİASI; HİÇ ALAKASI YOK!

Sanayicinin önünün açılmasını, destek olunmasını da savunan Öksüz, yatırımcının bürokrasiye takılmaması gerektiğini de kaydettikten sonra, son olarak pratik uygulamalara ihtiyaç olduğuna vurgu yaptı, o bakımdan yeni anayasa ve başkanlık sistemine sıcak baktığını yineledi, yeni Kipaş hizmet binasının uçak seferlerine, iniş-kalkışlara engel oldu, oluyor iddialarına ise gülümseyerek şu cevabı verdi; “Hiç alakası yok! Bir uçuş koridoru var. Yeni binamız, bu koridor üzerinde değil. Bunun ölçümleri de yapıldı. Taa kuruluşta yanlış bir plan vardı. Bu plan üzerine yeni bir plan konulmadığı için, ki masa başında hazırlanmış bir plan. Her taraf engel gösterilmiş. Ancak kamuoyunda söylenen, binamızın uçak seferlerine, iniş kalkışlara engel olduğu iddiası asılsız.” dedi ve röportaja nokta koydu.

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol