Öne Çıkanlar MÜFTÜ İMRAN KILIÇ ADAY ADAYI OLDU GÜNEŞ PETROL HAYIRLI OLSUN! SARIYERDE KALDI MODERN SAĞLIK MERKEZLERİNE KAVUŞACAK MST MARKA KAZICI YÜKLEYİCİLER TERCİH EDİLİYOR

Bu haber kez okundu.

MİLLETVEKİLİ FAHRETTİN OĞUZ TOR'UN YAPMIŞ OLDUĞU KONUŞMA
 Bu arada, Kıbrıs Türkü'nün bağımsızlık ve özgürlüğünü sağlayan barış harekâtının 42'nci yıldönümünü kutluyorum. Emeği geçenlerden ebediyete intikal edenlere Allah'tan rahmet diliyorum, yaşayan gazilerimize de sağlık ve mutluluklar diliyorum.

Değerli milletvekilleri,15 Temmuz 2016 tarihi, demokrasiye pranga vurulmak, darbe indirilmek istenen, millî iradenin çok açık şekilde saldırı ve suikasta uğratılmak istendiği, Türk ordusunun içine sızmış bir avuç kötü insanın Genelkurmay Başkanını, bazı kuvvet komutanlarını rehin aldığı, birçok kamu kurumunun, Gazi Meclisimizin bombalandığı, yüzlerce asker, sivil, polis, masum insanın şehit edildiği, insani değerlerin sıfırlandığı kara bir gün olarak hatırlanacaktır.

Bu şerefsiz kalkışma, bu karanlık darbe girişimi yalnızca seçilmiş Hükûmeti veya milletvekillerini değil, Türk milletinin tamamını hedef almıştır. 15 Temmuz 2016 tarihinde vuku bulan saldırılar bir darbe teşebbüsü olduğu kadar, aynı zamanda kanlı bir terör saldırısıdır. Demokrasi uçurumdan dönmüştür, millî iradenin namus ve emanetleri son anda kurtarılmıştır. Millî iradeye sürülmek istenen kara leke yine milletimizin azim ve kararlılığıyla temizlenmiştir. Millî iradeye  sürülmek istenen kara lekenin engellenmesinde darbenin başarılı olup olmayacağını hiç beklemeden, hiç tereddüt göstermeden, herkesten ve her şeyden önce, en kötü sivil yönetimin en iyi askerî yönetimden daha iyi olduğuna, milletin iradesine hukuk dışı yollarla sebebi ne olursa müdahale edilmesine asla müsaade edilmemeli anlayışına gönülden inanmış Değerli Genel Başkan Doktor Devlet Bahçeli'nin gerek uçakların gökyüzünde görüldüğü saat içinde hemen Sayın Başbakanı arayarak gerekse hiçbir yere gizlenmeyi, kaçmayı aklının ucundan dahi geçirmeden, hemen MHP Genel Merkezine gelerek ışıkları açtırarak milletvekillerini TBMM'ye, Büyük Meclisimize göndermek suretiyle "ama… Acaba…" demeden, işin yönünü beklemeden gerekli girişimleri yaparak yöneticileri ve milletimizi cesaretlendirmiştir.

Genel Başkanımızın tavrı darbe girişiminin kırılma noktası olmuş, Genel Merkezimizin ışıkları vatandaşı aydınlatmıştır. Milletimizin topyekûn elinde bayraklarla millî iradeye sahip çıkmasına öncülük ederek yüce Türk milletinin takdirini kazanan Sayın Genel Başkanımızın gösterdiği büyük cesaret örneğinin herkese örnek olması en büyük arzumuzdur. Gönül isterdi ki yetkili ve etkili konumdaki birçok kişi hiçbir hesap, beklenti içine girmeden derhâl millî iradeye sahip çıksın tıpkı Sayın Genel Başkanımızın yaptığı gibi. Olayın yönü ortaya çıktıktan sonra demokrasi havariliği yapanları da şiddetle kınıyorum. Bu olay değer yargılarının ne kadar yozlaştığını bir defa daha gözler önüne sermiştir. Yanınızda yaverlik, emir subaylığı yapanların ihanetleri bunun açık ve acı örneğidir. Yüce Mevla'nın birçok devasa problemle mücadele eden ülkemizi bu tür şerefsizce kalkışmalardan koruması en büyük bir dileğimiz ve duamızdır.

Değerli milletvekilleri, bu arada belirtmem gerekir ki bir iki saatte birkaç kişinin planlamadığı bu büyük alçakça olayın görevli birimlerimizce olaydan birkaç saat önce değil günlerce önceden istihbarat edilmemesi üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Cumhurbaşkanının, Genelkurmay Başkanının, kuvvet komutanlarının en yakınındaki kişilerin bizzat değil içinde, bu kalkışmada -altını çizerek söylüyorum- yer aldığı iddiaları dahi kabul edilebilir değildir. Bu menfur saldırı ve kalkışma nedeniyle alınacak birçok ders vardır.


Bugün olayın sıcaklığı nedeniyle bazı konuları yutuyor söylemiyorsak da dün defaatle izah edildiği hâlde hakaretamiz beyanlarla bu zihniyeti sahip çıkanların bugün demokrasi, insan hakları havariliği yapmalarını da ibretle izlediğimizi belirtmek istiyorum. Bu saldırılar nedeniyle şehit olan güvenlik görevlilerimize, sivil vatandaşlarımıza ben de Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza acil şifalar niyaz ediyorum. Şehit ve gazilerimiz, ülkemiz, demokrasimiz hür ve bağımsız yaşamamız için kendilerini feda etmişlerdir. Cesaret, fedakârlık, vatan ve millet sevgileri önünde saygıyla eğiliyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii ki darbe teşebbüsünü yüce Türk milletinin iradesine yapılan saldırıları şiddetle kınıyorum. Ancak bu olaylar göstermiştir ki yüce milletimizin bugün her zamankinden daha fazla birlik ve bütünlüğe ihtiyacı vardır. Bu sebeple de ülkede her türlü terör behemehâl önlenmelidir. Ülkede adalete, hukuka güven derhâl tesis edilmelidir. İş ehline verilmelidir, ayrımcılık yapılmamalıdır, yönetim şeffaflaşmalıdır, işsizliği önleyici, israfı önleyici her türlü tedbir alınmalıdır. Yolsuzlukla etkin mücadele edilmelidir, Türk milleti bunlara fazlasıyla layık olduğunu işini gücünü bırakarak gece gündüz demeden verdiği destekle bir defa daha göstermiştir, bu tavrın kıymeti anlamak lazımdır.

 

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin kaynakları kıttır. Her yıl aktif nüfus arttığı gibi, buna bağlı olarak işsiz nüfus da her yıl yüz binlerce artmaktadır. Ekonomi, işsiz nüfusu, her yıl iş gücüne katılan nüfusu absorbe edecek performansı gösterememektedir. İnsanımız yurt içinde ve yurt dışında gurbetçi hâle gelmiştir. Yurt dışı kaynakları tabii ki kullanalım ancak aklımızdan çıkarmayalım ki koyma suyla değirmen dönmüyor. Biz birlik ve bütünlüğümüzü, birbirimize olan sevgi ve saygımızı, çalışmayı, terlemeyi, eğitimi, verimliliği önemsediğimiz müddetçe çok daha ilerlere gideceğimiz kuşkusuzdur. Kalkınmanın, ileri gitmenin yegâne kaynağı iç faktörlerdir. Başta da ifade ettiğimiz gibi, yabancının ülkemize gelmesi, belli alanlarda çalışması elbette desteklenebilir ancak yabancıdan medet uman, yabancıya bel bağlayarak yabancı hayranlığıyla kalkınan bir ülke görülmemiştir. Dış ülkelerde insanımıza yapılan muamele nasılsa biz de aynısını yapmalıyız. Türkiye'yi yabancı çöplüğü hâline de getirmemeliyiz. Bununla beraber, ülkemize olan güven en üst seviyede sağlanmalıdır. Güven sağlayamaz isek yabancı bilim ve sanat adamını, yatırımcıyı çekemezsiniz, hatta kaçırırsınız. Nitekim gelinen noktada birçok yabancı yatırımcı Türkiye'yi terk etmeye başlamıştır.

Değerli milletvekilleri, bakınız, 2015 yılında yurt dışı yatırımcılar 7,6 milyar dolar Türk varlığı satmıştır. HSBC yirmi beş yıl önce yatırım yaptığı Türkiye'deki varlığını satma kararı almıştır. Alman Limango Türkiye'deki faaliyetine son vermiştir. Bankpozitif gibi firmalar benzer hazırlıklar içinde olan yabancılardır. Citigroup, Akbanktaki hisselerini satmıştır. Fransız petrol şirketi Total hisselerini satmıştır. 2006 yılında Petrol Ofisini 3 milyar dolara satın alan Avusturyalı şirket dağıtımdan çıkma kararı almıştır. Norveçli Statkraft Türkiye'den çıkma kararı almıştır. Topshop Türkiye'deki 10 mağazasını kapatmıştır. İngiliz perakende devi Tesco Türkiye'yi terk etmiştir.

Değerli milletvekilleri, 2016 yılının ilk üç ayında Türkiye'ye giren doğrudan yatırım miktarı yüzde 52 düşüşle 2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Oysa bu miktar 2015 yılının aynı döneminde 4 milyar 236 milyon dolardı. Yabancı doğrudan sermaye girişi de 3 milyar dolar seviyesinden 1 milyar dolar seviyesine gerilemiştir, azalma yüzde 70'dir. Hızla önlem alınmaz ise ekonomi çok daha geriye gidecektir.

Değerli milletvekilleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanan Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı 23.06.2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. Tasarı bir gün sonra 24.06.2016 tarihinde Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna esas komisyon olarak havale edilmiştir. Kısaca, tasarı cuma günü Komisyona gelmiştir. Komisyona gelen tasarıdan belki -belki diyorum- AKP'li komisyon üyelerinin, milletvekillerinin haberi olmuştur ancak Komisyonun AKP'li olmayan diğer üyelerinin haberi olmadığını biliyorum. Hemen devamında da 28.06.2016 tarihinde tasarı Komisyonda ele alınmış ve geldiği şekliyle hiçbir değişiklik yapılmadan kabul edilmiştir.

Tasarının Komisyonda görüşüleceği gün Komisyona acilen çağrıldığımızı belirtmek isterim. Böylesi önemli bir tasarının incelenmesi, üzerinde çalışılması gerektiği açıktır. Buna rağmen, üzerinde çalışmak, tasarıyı incelemek için fırsat olmamıştır. Teorisyen ve uygulayıcılar olarak ihtisas ve alakalı birimlerin üzerinde günlerce çalıştıktan sonra taslak hâline getirdiği metin üzerinde, tasarı Komisyona geldikten sonra bir gün dahi çalışma fırsatı verilmeden tasarı Komisyondan geçmiştir. Böylesine önemli bir tasarının alelacele bir iki gün içinde Komisyona getirilerek, geldiği gibi aynen kabul edilmesi, muhalefetin önemsenmediğini göstermektedir.

Ülkemizin her zamankinden çok birlik ve beraberliğe, karşılıklı sevgi ve saygıya, istişareye ihtiyacı olduğu bir dönemde muhalefetin katkılarının önemsenmemesi katılımcı bir anlayış değildir. Bütün bunlara rağmen dün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Süleyman Soylu Bey'in katılımıyla yeni bir değerlendirme yapılarak mutabakat sağlanması bizleri memnun etmiştir. İktidarı muhalefetiyle amaç, çıkacak yasadan ülkemizin maksimum yarar sağlamasıdır.

Değerli milletvekilleri, tasarıyla 2003 yılında çıkarılan 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmaktadır. Ayrıca 6458 sayılı Uluslararası Koruma Kanunu ile bazı mesleklere ait kanunlarda önemli değişiklikler yapmaktadır. Konuyla ilgili görevli bir genel müdürlük kurulmaktadır. Önemli bir değişiklik olarak Turkuaz Kart getirilmektedir. Özellikle nitelikli iş gücünün Türkiye'ye gelmesini amaçlamıştır. Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulu kurulmaktadır.

Bazı yönlerden tasarıya olumlu yaklaşmak mümkünse de tasarı birçok madde hükmü itibarıyla ülkemizin, çalışanlarımızın, işsizimizin aleyhine olumsuz hükümler içermekte iken yapılan istişare sonunda bu tereddütler giderilmeye çalışılmıştır.

Değerli milletvekilleri, getirilen tasarı, uluslararası iş gücüne ilişkin politikaların belirlenmesi, uygulanması ve izlenmesi, bu amaç doğrultusunda ilgili STK ve kurumların katılımıyla Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulu oluşturması, bu çerçevede uluslararası iş gücü politikası oluşturma yetkisinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına verilmesi ve Bakanlık bünyesinde ana hizmet birimleri olmak üzere Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğü kurulmasını, uluslararası iş gücüne ilişkin gerekli verilerin toplanması ve analiz edilmesi, yabancıların kayıt dışı çalışmalarının önlenmesine yönelik politikaların geliştirilmesi, nitelikli yabancı çalışanların iş gücü piyasasına girişinin önündeki engellerin kaldırılması, yüksek nitelikli insan gücüne yönelik olarak kolaylaştırılmış bir çalışma sistemi olan Turkuaz Kart sisteminin oluşturulması, yabancılara verilecek çalışma izni ve muafiyetlere dair iş ve işlemlerde izlenecek usul ve esaslar, yetki ve sorumluluklar ve uluslararası iş gücü alanındaki hak ve yükümlülükler ile çalışma izni başvurusuna ilişkin objektif kıstaslar konularında önemli düzenlemeler ihtiva etmektedir.

Yabancıların çalışmasında, izin, ikamet dâhil, birçok merciye başvurulması yerine yetkinin tek elde toplanması, yetkilerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında toplanması bürokrasiyi azaltacak, işlemleri hızlandıracaktır.

Ancak kanunla getirilen Turkuaz Kart'ın yabancılara vatandaşlık yolunu açması, Turkuaz Kart'ın verilme şartlarının objektif kıstaslara bağlanmaması, kart verilecek kişilerin en azından asgari niteliklerinin tasarıda yer almaması, Bakanlığın takdirine bırakılması, yabancılar için mesleki yeterlilik şartının aranmaması, yurt dışında parayla diploma veren müesseselerin varlığı bir gerçek iken yabancılardan "denklik" istenmemesi, yabancı istihdamında ülkede işsiz nitelikli iş gücünün korunmasına yönelik hüküm ihtiva etmemesi, dernek ve vakıflarda yabacı çalıştırılması gibi konulardaki tereddütlerimiz konuşularak, istişare yapılarak giderilmiştir.

Tasarıyla getirilen yeni bir düzenleme, Uluslararası İşgücü Danışma Kuruludur. Danışma Kurulunda kısa adı ILO olan Uluslararası Çalışma Teşkilatının ilkeleri doğrultusunda sosyal tarafların da katılması sağlanarak çoğunluğun temsil edilmesi yönündeki yeni düzenleme bunlardan biridir. Ülkemizde en önemli sosyal taraflardan olan işçi ve işveren kuruluşlarının, meslek odalarının kurulda temsil edilmemesi önemli bir eksiklikti. Ayrıca sosyal güvenlik sözleşmelerinin uygulayıcısı ve yabancıların sosyal güvenliklerinin temini yönlerinden Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının da kurulda yer almaması önemli bir eksiklik olarak değerlendirilmektedir. Gerek ILO ilkelerinin gereğini yeri getirmek gerekse birikimlerinden istifade etmek bakımından meslek odalarının, işçi ve işveren kuruluşlarının, SGK'nın Danışma Kuruluna katılımlarının önemli faydalar sağlayacağını düşünüyoruz.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde devlete ait yüzlerce sağlık meslek lisesi mevcuttur. Yine yüzlerce özel sağlık meslek lisesi bu alanda faaliyet göstermektedir. Bunlara birçok üniversitenin sağlık meslek yüksekokullarını, sağlık bilimleri fakültelerini, biyolog yetiştiren fen fakültelerini ilave ederseniz her yıl binlerce mesleki yeterliliğe sahip sağlık personeli işsizler ordusuna katılmaktadır. Vatandaşımızı güçlükle, bin bir zahmetle okuttuğu çocuklarının işsiz kalması çoğu dar gelirli vatandaşımızı perişan edecektir. Zaten piyasa doymuştur, sektörün ciddi manada ilave iş gücü kaldıracak hâli yoktur. İlgili bakanlıkların ön izin konusunda hassas davranmaları öncelikli beklentimizdir. Bir ihtisas birimi olması nedeniyle konunun ilgili bakanlıklara bırakılması daha uygun olmuştur.

Değerli milletvekilleri, tasarıyla getirilen önemli bir yenilik Turkuaz Kart Sistemi'dir. Turkuaz Kart verilene önemli avantajlar sağlayacaktır. Yabancıların çalışma ve oturma izinlerini kolaylaştıracaktır. Turkuaz Kart sahiplerine istisnai olarak vatandaşlık hakkı verilebilecektir. Özellikle belirtmek istiyorum ki geçici koruma altındakilere bu kartın yolunun açılması ülke yararına olmayacaktır. Zira Turkuaz Kart, sahiplerine doğrudan vatandaşlık verme yolunu açmaktadır. Sadece kendisine değil bakmakla yükümlü olduğu eş ve çocuklarına da ikamet izni sağlayacaktır. Bu kartla nitelikli iş gücü amaçlanmışken yaygın kullanımı amaca hizmet etmeyecektir. Bu sebeple verilirken çok titiz davranılmalıdır. Turkuaz Kart'a zaman zaman yüzde 10'ları aşan işsizlik oranı, içlerinde 1 milyona yakınının üniversite mezunu olduğu toplam 6 milyona yakın işsiz, yıllar itibarıyla artan ikamet izinleri dikkate alındığında olaya bir özentiden ziyade getiri götürü olarak bakmak ülkenin menfaatine olacaktır. Ayrıca verilmesinin takdirden ziyade kesin, objektif kriterlere bağlanması gerektiğini düşünüyoruz.

 

Değerli milletvekilleri, tasarıyla Türkiye'de ikamet izni olan yabancılara kamu yararına çalışan dernekler ile vergi muafiyeti tanınan vakıflarda çalışma imkânı getirilmek istenmiş ise de yapılan istişare neticesinde bu maddenin tasarıdan çıkarılması uygun olmuştur. Türkiye'nin buna ihtiyacı yoktur. Yabancının hangi niyetle dernek ve vakıflarda çalışmak istediğini anlamak mümkün olmayacağı gibi önemli verilere ulaşması vakıf ve dernek üyelerinin yönlendirmesi de pekâlâ mümkün olabilecektir. Bu sebeple, bu maddenin tasarıdan çıkarılmasını uygun bulduğumuzu belirtmek isterim.

Değerli milletvekilleri, zamanım azalıyor, bir konuya değinerek konuşmamı tamamlamak istiyorum. Az önce burada Sayın Orman ve Su İşleri Bakanımız vardı. Bunu da kendisi şu anda burada yok ama söylemeden geçemeyeceğim: Sayın Bakanımız Veysel Eroğlu, Suriyeli mültecilere vatandaşlık verilmesine yönelik çalışmalarla ilgili olarak "Avrupa böyle davrandığı için onların büyüme oranı sıfıra doğru gidiyor, Türkiye ise onların duası ve bereketiyle yüzde 5 büyüyerek dünyada ilk 4'e giren bir büyüme oranına sahip olduğu" şeklinde beyanda bulunmuştur.

Sayın Bakan, Türkiye, Suriyelilerin olmadığı geçmiş dönemlerde de yüzde 5'lerden fazla büyümüştür. Suriyeli göçmenler için şimdiye kadar harcanan paranın 11 milyar dolar olduğu resmî makamlarca ifade edilmektedir. Böylesi bir beyan Türk insanına haksızlıktır, insanımızın fedakârlığını yok saymaktır diyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

 

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol