Öne Çıkanlar BAHÇE YANGINI EVLERE SIÇRAMADAN SÖNDÜRÜLDÜ İLGİNÇ İDDİA ŞEREFSİZ BÖLÜCÜ ÖRGÜT MENSUPLARINI LANETLİYORUM. KAYAK MERKEZİ SENEYE HAZIR KOLAT; TAKIMI BERABER ÇIKARALIM

Bu haber kez okundu.

MEME KANSERİ BİLİNÇLENDİRME AYI
 Yrd. Doç. Dr. Uysal, Meme Kanseri Bilinçlendirme Ayı nedeniyle yaptığı açıklamada, “Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türü olmasına rağmen, nadiren de olsa erkeklerde de görülür. Kadınlarda, erkeklere göre 100 kat daha fazla meme kanseri görülmektedir” dedi.

Meme kanserinin kadınlarda kansere bağlı ölüm nedenlerinde ikinci sırada yer aldığını anımsatan Yrd. Doç. Dr. Uysal, “Meme kanseri, ülkemizde ve dünyada giderek artmaktadır. Her yıl, yaklaşık bir milyon meme kanseri vakası eklenmektedir. Meme kanseri, süt salgılayan süt bezelerden ya da kanallardan gelişebilir. Ancak vakaların yüzde 75’inde kaynak, süt kanallarıdır” şeklinde konuştu.

RİSK FAKTÖRLERİ

Yrd. Doç. Dr. Uysal, meme kanserinin nasıl geliştiğinin tam olarak ortaya konulamamasına rağmen, belirlenen risk faktörlerini şöyle sıraladı:

“İleri yaş, cinsiyet, aile öyküsü, diğer memede kanser öyküsü, erken adet görme ve geç menopoz en önemli risk faktörleridir. Diğer risk faktörleri ise alkol kullanımı, yağlı diyet, şişmanlık, radyasyon maruziyeti, doğum kontrol hapları, menopoz sonrası uzun süreli hormon tedavisi olarak sayılabilir.”

BELİRTİLERİ

Meme kanserinde en sık karşılaşılan belirtilere değinen Yrd. Doç. Dr. Uysal, “Memede elle hissedilen kitleler, meme başından kanlı akıntı gelmesi, meme başının içeriye doğru çökmesi, meme derisinde ödem, meme başı etrafında egzama benzeri pullanma ve koltuk altı bezelerinde büyüme önemli belirtilerdendir” ifadelerini kullandı.

Meme kanserinde, erken tanı konulması durumunda hastalıktan tam olarak kurtulma şansı olduğuna vurgu yapan Yrd. Doç. Dr. Uysal, şöyle devam etti:

“Erken tanı, bireyin kendini muayene etmesi, doktor kontrolleri ve tarama mamografileri sayesinde olabilir. Aile öyküsü olmayan sağlıklı bayanların özellikle 40 yaşından sonra her ay kendi kendini muayene etmesi, her altı ayda bir doktor muayenesi ve yıllık mamografi ile taranması önerilmektedir. Aile öyküsü olanlarda taramalar 35 yaşa çekilmektedir.

Kendi kendine meme muayenesinin önemi çok büyüktür. Memedeki kanser kitlelerinin yüzde 70’i hastaların kendileri, yüzde 20’si doktor tarafından, yüzde 5-10’u ise mamografi ve diğer tetkiklerle saptanmaktadır. 20 yaşından sonra her kadının, kendine meme muayenesi yapması gerekir. Kendi kendine meme muayenesi için en uygun zaman adet kanamasının başlangıcından itibaren 8’inci gündür. Menopoza giren kadınlarda ise her ayın aynı günü kendi kendine meme muayenesi önerilmektedir.”

TEDAVİ

Meme kanserinin en etkin tedavisinin ameliyat olduğunun altını çizen Yrd. Doç. Dr. Uysal, ameliyattan önce ve sonra medikal onkoloji ve radyasyon onkolojisi bölümlerince bazı hastalara kemoterapi ve radyoterapi tedavilerinin uygulanabileceğini kaydetti.

Meme kanserinde seçilecek ameliyatın hastaya göre belirlendiğini ve bazı hastalarda meme korunurken, bazı hastalarda ise korunamadığını vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Uysal, sözlerini şöyle tamamladı:

“Memenin alınması hastalarda büyük kaygıya neden olabilmektedir. Ancak onkoplastik cerrahideki gelişmeler sayesinde, başarılı bir operasyonun ardından, alınan meme dokusunun yerine implantlarla ya da hastanın kendi dokuları ile mükemmel kozmetik görünümler sağlanabilmektedir. Meme kanserinden korunmada en önemli nokta, kişinin kendi risklerini bilmesi ve bu riskleri azaltacak tedbirleri almasıdır.

İlk doğumu 35 yaşından önce yapmak, yağlı diyetten kaçınmak, aşırı kilo almamak, alkol kullanmamak ve egzersiz yapmak meme kanserine karşı koruyucu olmaktadır. Bunun yanında düzenli doktor kontrolleri, mamografi taramaları ve en önemlisi kendi kendini muayene etme alışkanlığının kazanılması büyük önem taşımaktadır.”

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol