banner1482

İğne battığı yerden çıktığına göre, darbeyle gelenler darbeyle gittiğine göre, şimdi beklenen ne, diyecek olursanız, tabi ki gündemdeki AK Parti il başkanlık meselesi…

Ben uzatmalardan hem korkarım, hem umutlanırım.

Korkarım şundan, maçı 1-0 önde götürüyorsunuz, üstelik de 3 puana şiddetle ihtiyacınız var, kendi evinizde olsanız, saha ve seyirci avantajınız olsa da, kaybetme endişesi yaşarken, bakıyorsunuz maçın son saniyelerinde, uzatmalarda rakip kalenize bir gol atıyor, gitti 2 puan. Taraftarın öfkesi kime, tabi ki kulüp başkanına ve teknik adama. Sonra oyuncular var sırada.

Belki de şampiyonluk gidecek elinizden, belki de Avrupa’ya gitme hayalleriniz bitecek, kim bilir! O bakımdan temkinli olmanız lazım. Kazaya kurban gitmemek için ya defansa çekiliyorsunuz, ya da rakibin ataklarına karşılık verip maçı lehinize sonuçlandırmak istiyorsunuz.

*

Peki umutlanmak bunun neresinde?

Geçen hafta içinde, (Çarşamba günü) Uşakspor ile oynuyor kırmızı beyazlılar. Rakip bizden iyi. Ve ilk yarı 0-1 lehine iken, moraller bozuk, bizler de ilk yarıyı yenik kapatmayı düşünürken, yan hakem 1 dakikalık uzatmayı gösteriyor. İşte ne oluyorsa o bir dakikalık uzatma içinde oluyor, takımımız bir gol atıp soyunma odasına 1-1 beraberlik ve moralle giriyor.

“İşte bu be, bu işte!” diyorsun.

Ve yine hafta içi. Hacettepe ile oynuyoruz deplasmanda. Takımımız 3-1 önde rakip karşısında. Ve fakat, 2 dakikada 2 gol yiyoruz. Hem de uzatmalarda. Hakem de inadına maçı uzattıkça uzatıyor. Ve maçtan 3 puan bekler, sevinçle şehre döneceğimiz beklenirken, 1 puana razı oluyoruz.

Yani uzatmalar bizi bazen sevindiriyor, bazen yıkıyor.

*

“Bırak maçı, bırak futbolu, bırak skoru, neticeye gel” dediğinizi duyar gibiyim. Tamam, geliyorum…

Geçen hafta Cuma’yı Cumartesi’ye bağlayan gece, AK Parti il teşkilatında hareketli, belki de o kadar gergin saatler yaşandı. Şundan diyorum; Ömer Oruç Bilal Debgici’nin ‘Benden buraya kadar, artık yokum!’ demesi ardından bütün gözler il başkanının kim olacağı sorusuna, alınacak cevaba odaklanmışken, Ankara’dan (Genel Merkezden) gelen koordinatörlerin de katılımı ile temayül yapıldı.

Kimlerin katıldığını biliyorsunuz. Yeniden temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önünüze getirmenin manası yok.

Biliyorsunuz, bu partiye en çok emeği sinen, partinin ve davanın mutfağından gelen, Onikişubat ilçe Başkanlığı sonrası kenara çekilmek zorunda kalan değerli dost, bu partinin ‘Kurtuluş Ertuğrul’u diyebileceğim sevgili Fırat Görgel tulum çıkartmıştı.

Yani listenin tepesindeydi.

*

Geliyorum zurnanın zırt dediği yere…

Temayül işin hikâye tarafı. Yakın tarihlerde bile Partililerin, vatandaşın gazını almak mesele. Teamüller öyle istediği için yapıldı. Yoksa, AK Parti İl Başkanının kim olacağı aylar öncesinden belliydi.

Kimse kimseyi kandırmasın, hele Mehmet Fiskeci’yi, tövbe tövbe! (Bir bakın hele, kanacak göz var mı bende?)

Peki, sürprizler yaşanır mı, kesin gözüyle baktıklarımız liste dışı kalabilir mi, yani uzatmalarda beklenen değil de, hiç umulmadık biri aday gösterilir mi?

Siyaset bu. Her zaman deriz ya, bir saatin bile önemi var. Parti içindeki gruplaşmanın, hizipleşmenin, ‘senin adamın, benim adamım’ tavırlarının çok yaşandığı günümüzde, her şey mümkün.

Dava mava da diyorsanız, onu geçin bir kalem!

*

Son cümlemle bitiriyorum…

O bakımdan bekliyoruz. Bakalım yumurta mı tavuktan acıkacak, tavuk mu yumurtadan!

En önemlisi, tilki kümese dadanırsa…

Peki, yumurta cılk çıkarsa ne yapar, nereye koyarız!

Var mı cevabı olan!

*

Ve son olarak, uzatmalarda, gecikmelerde üzülen, kaybeden olmak istemiyoruz! O kadar basit yani.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol