Zaman olur, bizi de ararlar. En çok da telefonla. Hem de büroyu… “Sana müthiş bir haberim var, bomba! Yayınla kıyamet kopar bu şehirde! Herkes kaçacak delik arar, üstelik de sitedeki yazın,  haberin müthiş okunur, reklamın olur!”

Ben şarkıcı mıyım, artist miyim, futbolcu muyum lan dingil, ne reklamı, ne bombası…

Hani pazara gidersin, ‘hıyarın kilosu kaça?’ dersin. Adam, sözüm ona kıyakçılık ayağına, ‘sana 2 liraya olur abiciğim!’ der. Sorarsın, ‘niye bana…’ cevap yok. Tanımıyor ki seni. Pazarcılık geyiklerinden biri. Mal satacak ya, oyun peşinde!

Be evladım, madem elindeki haber bomba, yayınlandığında yer yerinden oynayacaksa eğer, bak günlük gazeteler var, üstelik de beni tanımıyorsun. Git tanıdıklarına versene o patlayacak olan bomba haberi!

Yok, niyeti başka… O bomba haber senin elinde patlasın, derdi davası o…

*

Tabi canım, her kuşu tuttuk, bir leylek kalmıştı.

Her boyayı boyadık, bir fıstığı yeşil kalmıştı.

Ne yazık ki, bu tür oyunlara, kumpaslara bizi de alet etmek, bundan nemalanmak, çıkar sağlamak isteyen dingillerle dolu memleket.

Bu tür üfürükten teyyare haberler siyasi olur, ticari olur, toplumsal olur, fark etmiyor, ulaştırılır bize. Gaza getirirler üstelik, “En büyük gazeteci sensin. Senin halin başka. Üstelik de siten, gazeten çok okunuyor. Sonra sen yazınca kıyamet kopuyor. O bakımdan iş senin…” Tabi araya para da konuluyor zaman zaman. Zarf içinde getirirler, gönderirler… Birilerini, bir siyasi partiyi, bir ticaret adamını, veya bürokrat her ki ise vuracaksın yazınla, haberinle…

Bitireceksin adamı, mahvedeceksin. Dedim ya, en çok da siyasetçiler içini kullanılır bu tuzaklar, gaza getirmeler, bu kumpaslar…

Düşersen, tamam işin. Belki alacağın beş-on kuruş seni ihya edecektir ama o da iki gün içinde bitince, aleyhine yazdığın, haber yaptığın insanların yüzüne nasıl bakacaksın, nasıl insan içine çıkıp, nasıl Trabzon Bulvarında gezineceksin, gazeteciyim diye hava atacaksın. Bir insan ne için yaşar? Para mı, şeref-haysiyet mi, meslek itibarı mı?!

Hıı?!

*

Üfürükten haber sallayanlar da genellikle üfürükten teyyare adamlar. Çapsız, kendini ispat etmeye çalışan, egosunu yüksek tutup, ‘vay be, adamdaki deli cesarete bak!’ dedirtmek, dikkatleri üzerine çekmek asıl mesele. ‘Nerede çıkmış bu haber, okuyayım hemen!’ dedirtip, okunurluğunu artırmak bütün mesele. Ama içi boş.

Gazetecilik mi, bilemem…

Her kim olursanız olun, mesleğiniz, işiniz, etiketiniz, kimliğiniz ne olursa olsun, bu tür tuzaklara düşmeyin derim.

Öyle üfürükten teyyare, yani dedikodudan, sırf başkalarının egosunu tatminden öte anlam taşımayan, birilerini bitirmek, imha etmek için kurulmuş tuzaklara düşmeyin!

Oyun oynayın, ama oyuna gelmeyin!

Kendinizi bitirirsiniz!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol