Seneler önce, kıt kanaat aklım yeter, Banker Yalçın diye biri vardı, adam resmen dolandırıcı idi. Bankerlerin mantar gibi çoğaldığı, insanların umutlarını, geleceklerini çaldığı dönemlerde türeyen bankerler, pek de iflah olmadılar. Olmadılar çünkü insanların ahını aldılar.

Ah alan, iflah olmuyor zaten. Günümüzde de bunların örneklerini her gün görmek, yaşamak mümkün. O kadar çoklar ki…

Konuya nereden girdim, nereden çıkacağım. Bir kere yazılarımız için gerek bizi arayan, gerek gördüklerinde beğendiklerini söyleyen okurlarıma teşekkür ediyorum. Aslında asıl teşekkürü gazetemizin patronu Mehmet Fiskeci abime yapmak gerekiyor. Çünkü bizi yazı yazmaya zorladı, alıştırdı, şimdi de bırakamıyorsun.

Meseleye gelecek olursam…

*

Hayatın içinde her insanın, ailenin, şirketin ve ülkenin farklı dönemleri olur. Bunu hepimiz biliyoruz.

Yaşadığımız bütün bu dönemler bir ritim içinde gerçekleşir. Bu ritmi anlamak bizlerin tüm yaşama karşı olan duygu ve düşüncelerini dönüştürebilir. Ancak sevdiğimiz ve anladığımız şeyleri dönüştürebiliriz. Ve anlama arzumuzdan dolayı da annemiz, babamız hatta atalarımız oluruz. Bilinç altımız anlamak ve dönüştürmek ister. Tabii her zaman anlamak için o olmamıza veya aynı şeyleri deneyimlememize gerek yoktur. Sevdiğimiz şeyleri dönüştürebiliriz çünkü sevmediğimiz hiçbir şey bizi dinlemez. Siz sizi sevmeyen birini dinler misiniz? Hayır, yanlış söylese bile gerçekten sizi seven kişiyi dinlersiniz. Sevdiğiniz her şey sizi dinler ve sizinle dönüşüm yaşayabilir. Tabii bu sevgi yargısız olmalıdır ve olduğu gibi kabullenmeyi içermelidir. Başlangıç olarak ritmin farkında olmak bizlerin bilincinde bir ışık yakabilir. Gerçekte her şey bir ritim içindedir. Ritim durduğunda ne olur? Hiçliğe geçeriz.

*

Kalbin de bir ritmi vardır, ülkelerinde ve hatta Dünya’nın da bir ritmi vardır. Kalbin atışları bir cihaz vasıtası ile görsel forma dönüştürünce iniş ve yükseliş içinde olan bir tablo ile karşılaşırız. Borsa ile ilgilenen insanlara bu örnek çok yakın gelir çünkü bütün Dünya piyasası her gün doların, avronun, altının , Türk lirasının, holdinglerin borsadaki değerlerinin böyle bir tabloda iniş ve yükselişlerini yani ritimlerini takip eder. İnsanlar çoğu zaman kendi hayatlarının ve ülkelerinin düzeninin olduğu gibi gitmesini ister. Lakin kalbimiz eğer ritim içinde olmazsa ve durursa o zaman yaşam biter. Bazı insanların tansiyonu yüksek, bazı insanların ise düşüktür. Ülkelerin de böyledir ama her zaman bir ritmi vardır. Toplumlarında yükseliş ve alçalış dönemleri vardır. Biz insanlar için ritim kısa vadeli hareketler ile ilerlerken, toplumlar belki de Dünya için çok uzun vadeli olarak ilerleyebilir.

Bilim adamlarının son dönemlerde Dünya üstünde yaptıkları önemli bir araştırmada Dünya’nın hatta ülkelerin ritimlerinin olduğunu gösteriyor. Amerika’da ritim en yüksek noktaya vurduğu zaman 11 Eylül olaylarının yaşandığı tespit ediliyor. Her yükselişin bir düşüşü ve her düşüşünde bir çıkışı var. Bazen yükseliş kısa bir yükseliş ve kısa alçalmalarla aynı seyirde devam eder. Bazen de çok hızlı bir yükselişle en tepeye çıkar, bu tepeye çıkış sırasında yükselişin büyüsü ile herkesin gözleri kamaşır. Bazen de düşüş çok aşağılara iner,  o kadar aşağıya iner ki herkes tam umudunu kaybettiği anda ve vazgeçtiği noktada en dibe çarpar ve dipten aldığı ivmeyle hızla yukarı doğru yükselmeye başlar.

*

Suya daldığınız zaman en derinlere inince en dipte ayaklarınızı yere basıp yukarı doğru kendinizi itersiniz. Yerden aldığınız kuvvetle yükselişiniz büyüleyici olur. Bu iniş ve çıkışlar esnasında biz eğer farkındalığımızın içinde kalır, sevgide merkezlenir ve akışa güvenirsek hayat bize mucizelerini gösterecektir.

Akıllı, zeki ve çalışkan olmamız lazım. Bu vatan, bu topraklar, bu bayrak, bu ezan, bu devlet bizim. Sahip çıkalım yeter! Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin!

Ve… Ayaklarımız yere bassın artık!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol