Siyaseti seven,  siyaset yazmaktan keyif alan, siyasi haberleri gazeteme, siteme konu edinirken yorum yapmaktan haz duyan birisi olarak, siyasi kişiliklere, isimlere de her zaman hem sempati duydum, hem hayranlık.

Oy vereyim vermeyeyim, her partide dostlarımız, arkadaşlarımız oldu, Allah ömür verdiği sürece olacaktır da. Bu yaşıma kadar, bu mesleği icra ettiğim güne k adar hiçbir siyasi partide ne görev aldım, ne de içinde olmak gibi niyet taşıdım. Çünkü gazetecinin partisi olmaz ilkesinden hareketle, hep dışarıda olmayı tercih ettim.

Gönül verdiğim, sempati ile yaklaştığım siyasetçi yok mu, tabi ki var. Var da olmaya devam edecek.

*

Av. Ahmet Özdemir örneğin…

AK Parti Milletvekili halen. İçeride, Ankara’da ve koordinatörlük görevi gereği zaman zaman Ege Bölgesine gitse de, bu şehirde yaşayan insanların, kendisine oy veren vermeyen herkesin sevgisini, takdirini kazanan bir genç kardeşimiz.

Arayanın kimliğine, kime oy verip vermediğine bakmaksızın telefonlarına çıkan, dinleyen, elinden geldiğince ve imkân dâhilinde yardımcı olan bir genç yetenek. Agresif değil, toplumu gerecek sözler ve eylemlerden uzak durmayı bilen, partisine ve kendisine söz getirmeyecek karakter ve yapıda bir siyaset adamı sayın Ahmet Özdemir.

Aynı duyguları genç siyasetçi, sayın M. Cihat Sezal için de söyleyebilirim. Net, dürüst. Eh, otu çek köküne bak demişler, ne de olsa babasının oğlu.

*

İstiklal Marşı şairimiz, milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy, öğretmendi, şairdi, vaizdi, İstanbul’da tehlikelerden uzak yaşama imkanı ve fırsatı varken, hayatını ortaya koydu, kendisi gibi öğretmen kökenli olan Mustafa Necati Bey’in (Dönemin Manisa Milletvekili) davetiyle Anadolu’ya geçti, şehir şehir dolaştı, duygulu ve insanların milli ve manevi duygularını dışarı taşıran, heyecanlandıran konuşmalarıyla halkı yüreklendiren kimseydi.

Örneğin; Burdur Milletvekili sıfatıyla, Kastamonu’da Nasrullah Camiisinde mesela tarihi bir konuşma yapmış, “Milletler, topla tüfekle zırhlı ordularla teyyarelerle (uçak) yıkılmaz. Milletler ancak ve ancak, herkes kendi çıkarına bakarsa, herkes kedi menfaatini temin etme kaygısına düşerse yıkılır” demişti.

*

Bunu şunun için yazdım.

Sayın Özdemir ile alakalı bu kaçıncı yazım, sayısını unuttum. Yazmaktan en çok keyif aldığım siyasetçi. Mesleğini bilemem ama siyasetçi olarak keşke her partide Özdemir gibi milletvekili olsa dediğim çok olmuştur.

Uyumlu, söz dinler, araştırır, birileri hakkında kesin hüküm vermez, (avukatlıktan gelen mesleki gerekliliktendir muhtemelen) partisine, davasına ve memleketine aşık olması sebebiyle menfaate dayalı bir eyleminin olduğunu duymadığım, tahmin dahi edemediğim dürüst bir siyasetçi Özdemir.

Ankara – Kahramanmaraş ve Ege Bölgesi arasında mekik dokurken yorulmuyor, meclisteki odasına gelenleri boş çevirmediği gibi, ihtiyaç sahiplerinin yaralarına merhem olma konusunda kendisi ve danışmanları örnek siyasetçi profili çiziyor. 

*

Ben ona kısaca bu şehrin Mehmet Akif Ersoy’u diyorum. Sabırlı, özverili, cüzdanla işi olmayan, çıkara dayalı hareket etmeyen, memleketini seven bir delikanlı.

Ben ona kısaca, bu şehrin, AK Partinin siyasi hafızası diyorum.

Agresif değil, bir bardak suda fırtına koparmıyor, incir çekirdeğini doldurmayacak meseleler yüzünden insanların ekmeği ile oynamadığı gibi, yurdundan yuvasından da eylemiyor! Edenlere de tü lanet okuyor zaten!

Gelecek, bir gün O’nun için de gelecek!

Özetledim işte O’nu, daha ne deyim ki…

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol