Öne Çıkanlar DUALARIMIZ ŞEREF EROĞLU İÇİN HALİL İBRAHİM SOFRASINA BUYURUN! KAHRAMANMARAŞ BBS 0-1 OFSPOR MİLLİ BİLARDOCUMUZA DESTEK BATIPARK ER MEYDANI

Bu haber kez okundu.

CHP’DEN YOĞUN GÜNDEME TEPKİLER GELDİ
 CHP İl binasında düzenlenen basın toplantısında yerel basının sorunları, çocuk istismarı, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ve CHP’nin camileri kapattığı yönündeki iddialarla ilgili açıklama yapıldı. Programda İl Başkanı Esat Şengül, Onikişubat İlçe Başkanı Ünal Ateş ve Dulkadiroğlu İlçe Başkanı Ejder İşlek konuştu.

Ülkede ulusal ve yerel yayın yapan televizyon kanalları ve gazeteler olduğunu ve yerel basının adeta sahipsiz bırakıldığını savunan Şengül şunları söyledi: “Yerel medya adeta sahipsiz. Bu medyanın büyük beklentileri var. 3 yıldır Basın İlan Kurumu ilanlarına zam yapılmadı. Geçinemiyorlar. Binlerce kişi çalışıyor yerel medyada, gazetelerde ve televizyonlarda. Ayakta kalmak için, hayata tutunabilmek için olağanüstü çaba harcıyorlar. Elbette ki yerel medyanın desteklenmesi lazım ve bu konuda Türkiye’nin özellikle İktidarın sağlıklı ve tutarlı adımlar atması lazım, geçmişte atılan adımları desteklemesi lazım. Yerel Medya üzerinden tasarruf yapmak doğru değildir, bu demokrasiye zarar verir. Biz yerel medyanın da, yaygın medyanın da güçlü olmasını isteriz, bağımsız olmasını isteriz, özgürce yazmasını ve eleştirmesini isteriz. Eğer demokrasiyi ayakta tutacaksak, demokrasi hepimiz için zorunlu bir gereksinim ise, demokrasiye sahip çıkmak gibi medyaya da sahip çıkmak zorundayız. Medya üzerindeki baskılara hep birlikte karşı çıkmalıyız.”

“DÜNYADA 3. AVRUPA’DA İLK SIRADAYIZ”

Çocuk istismarıyla ilgili konuşan Şengül şunları ifade etti: “Çocuğa yönelik Cinsel İstismar olayında ülkemizde son bir yılda 3 kat artış mevcut. Dünyada 3. Avrupa’da ilk sıradayız. Olayların yalnızca yüzde 5‘i ortaya çıkarılmakta, yüzde 95’i gizli kalmaktadır. İstismarcıların yüzde 60’ı akraba ya da yakın komşu, yüzde 10’u aynı evde yaşıyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre yılda 8 bin çocuk cinsel istismara uğramaktadır. Yine Aynı bakanlığın 2014 verilerinde gerçekleşmiş vakalardan yüzde 50’sinde üstüne üstelik zihinsel engelli çocuğa istismarda bulunan kişiye mahkemenin indirim uyguladığı, iyi hal ve saygın tutum indirimlerinin devam ettiği, açılan toplam dava sayısının 40 bin 266, karar çıkan dava sayısının 24 bin 825 ve mahkûmiyet kararının 13 bin 963 olduğu ifade edilmektedir. Çocuk tecavüzcüsüne ‘’iyi hal ve saygın tutum veya mağdurun psikolojisi bozulmamıştır’’ indirimi uygulayan mahkeme heyetine aslında söylenecek çok şey vardır. Ama en hafifi ile psikiyatrik bir kontrole tabii olmaları gerektiği kanısındayım.”

“6 YAŞINDA BİR ERKEĞİN DE 25 YAŞINDA BİR KIZLA EVLENEBİLECEĞİNİ…”

Küçük yaştaki çocuklarla evlilik yapılabileceği yönündeki açıklamaları değerlendiren CHP İl Başkanı Şengül şu şekilde konuştu: “Dinde bademleme ya da 9 yaşında evliliğin olabileceğine dair fetvalar verdiler. ‘Annelerinin ve kız kardeşlerinin dizinden tahrik olduklarını’ beyan ettiler. Kendi ruh âlemindeki iğrençlikleri dinimize mâl etmeye çalıştılar. Hem de çok ciddi din âlimlerinin tepkilerini, Kur’an-ı Kerim ayetlerindeki örneklemeleri görmezden gelerek fetva verdiler. Bunlardan bir tanesini de şehrimizde ağırladık. Hem de devlet protokolünden biriymiş gibi ağırladık. Kimdi bu zat? Sosyal Doku Onursal Başkanı ve İlahiyatçı Nurettin Yıldız. O muhteşem karşılamaya rağmen Kahramanmaraş’ta protesto edildi. Protesto nedeni neydi? Bu âlim müsveddesi 6 yaşında bir kız çocuğunun 25 yaşında bir erkekle, tam tersi 6 yaşında bir erkeğin de 25 yaşında bir kızla evlenebileceğini ifade etmişti. Aynı âlim başka neler söylemiş? ‘’Kadın dayak yiyorsa şükretsin’’ demiş. ‘’3 yaşındaki kız çocukları amcalarının yanına külotla çıkmamalıdır demiş. Daha sonra baharat, et, kakao ve ketçap gibi gıdaların şehvet uyandırıcı şeyler olduğunu iddia etmiştir. Bunun üzerine Sayın Cumhurbaşkanı’ndan çok büyük tepki gelmiştir ve Diyanet’e gereği yapılmalıdır diye talimat verilmiştir.”

“HEM İLİMİZ İÇİN HEM DE ÜLKEMİZ İÇİN BİR İHANETTİR”

Elbistan şeker fabrikasında içinde bulunduğu 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesinin ülke için ihanet olduğunu iddia eden CHP Onikişubat İlçe Başkanı Ünal Ateş: “Elbistan şeker fabrikasında içinde bulunduğu 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi düşünülmektedir. Bu hem ilimiz için hem de ülkemiz için bir ihanettir.

Elbistan şeker fabrikasında 2000’li yılların başında 16 bin dekar olan pancar ekim sahası 3 bin dekara kadar düşürülmüş, üretim 79 bin tondan 27 bin tona düşürülmüştür. Tüm Türkiye’de AKP’nin işbaşına geldiği 2002 yılında 500 bin kişi pancar ekimi ile uğraşırken 2016 yılında bu rakam 100 binlere gerilemiştir.

Dünyada şeker ihtiyacı artmışken, şeker pahalı bir ihtiyaç maddesi haline gelmişken, nişasta bazlı şekere göre şekerpancarından üretilen şeker daha sağlıklı iken, köye dönüş istenirken, üretimin artması ve tarımın gelişmesi ithalatın azalması istenirken, çalışan işçilerin haklarının devlet tarafından korunması gerekirken Elbistan şeker fabrikası niye özelleştiriliyor?

Elbistan’a yapılan ihanetlere bir yenisi niçin ekleniyor? Yoksa 2002 yılından beri ABD ye verilen sözler kapsamında Türkiye’de şeker sektörü ABD’li firma Cargill’e mi teslim edilmek isteniyor? Hani nerde ABD’ye vurulan Osmanlı tokadı? Nişasta bazlı şekerin ve mısır şurubundan elde edilen şekerin başta kanser ve şeker hastalığı yaptığı bilinirken niçin halkın sağlığı ile oynanıyor?”

CHP Dulkadiroğlu İlçe Başkanı Ejder İşlek, partisinin camileri kapattığı, genelev olarak kullandırdığı yönündeki iddialarla ilgili açıklama yaparak bunların yalan olduğunu söyledi. İddiaları ortaya atanların ellerinde kesin bilgi ve belge olmadığını savunan İşlek, söz konusu söylentilerin gerçek olmadığın belirtti.

“İSMET PAŞA CAMİLERİ KAPATTI, HALKIN CAMİLERE GİRİŞİNİ YASAKLADI, İŞTE BU GERÇEK”

CHP’nin ikinci dünya savaşı döneminde camilerin önüne asker koyarak kimseyi içeri almadıkları yönündeki iddiaların doğru olduğunu ancak konunun çarpıtıldığını aktaran İşlek; “İsmet Paşa camileri kapattı, önüne jandarma dikti, halkın camilere girişini yasakladı.’ İşte bu gerçek. Öyle bir örnek vereceğiz ki, yalan ve iftirayı yaşam biçimi ve siyasi ahlak haline getirenler, güzel bir ‘oh’ çekebilirler. İkinci Dünya Savaşı yılları…

Alman uçakları İstanbul’u bombalarsa? Tarihimizin maddi manevi en değerli hazineleri, kutsal emanetler ne olacaktı? Bir Alman taarruzuna karşı kutsal emanetlerin Alman uçaklarının menzili dışında bir yere taşınmasına karar verildi. İnönü her şeyin gizlilik içinde yapılmasını, Almanların kutsal mekânlara dokunmaktan çekinmeyeceklerinin hesaba katılmasını istedi. Düşünüldü taşınıldı, İstanbul saray ve müzelerindeki tüm değerli eşyaların Anadolu’nun ortasında Niğde ve Ulukışla’da dini mabetlere saklanmasına karar verildi. Özel tren hazırlandı. İçi çinko, özel bölmeli sandıklar yaptırıldı. Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’ndeki kutsal emanetler, Hazreti Muhammed’in hırkası, mührü, kılıcı, oku, yayı, Kâbe’nin anahtarı, Hz. Osman’ın kanlı Kuran’ı Kerim’i,  padişahların tahtları, eşyaları, hazine, silah, tablo, porselen, paha biçilmez el yazması eserler, büyük bir gizlilikle ve titizlikle sandıklara yerleştirildi.

1942 yıl, Alman ordularının Trakya sınırımıza dayandığı o günlerde. Bir gece 391 sandık, 48 vagona yerleştirildi. Tren, paha biçilmez değerdeki yüküyle, büyük bir gizlilik içinde ve koruma altında, Anadolu’nun ortalarına doğru hareket etti. Kutsal emanetler ve paha biçilmez değerdeki mücevher ve el yazması eserler Niğde’de Ak Medrese ve Sarı Han ile Ulukışla’da bir camiye yerleştirilir.

Her şey gizlilik içinde yapılmak zorundadır. Yerel yöneticilere bile bilgi verilmez. Camilerin etrafına özel askeri birlikler konuşlandırılır. Bu ibadet yerlerine kimse yaklaştırılmaz.

Dört sene geçer, savaş biter. Dünyaya sükûnet hâkim olur. Kutsal emanetler 1947 yılında tekrar getirilir, Saray ve müzelerdeki yerlerine konur.”

(M. SERHAT TOPALCA)

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol