Önceki yazımda genel olarak siyaset kavramı üzerinde görüşlerimi ifade etmiştim. Şimdi biraz daha somut örneklemeler yapalım.

Siyaset kavramı toplum olarak yaşamak zorunda olan insan hayatı için vazgeçilmez bir kavramdır. Hatta insanlığın ve iyi bir Müslüman olmanın da gereğidir. Bir talebin, bir kararın, bir adımın ne kadar adil ve doğru olduğunu sadece kendi adımıza ve kendi menfaatimize göre değerlendirmemiz doğru olmaz.

Kendimizi konunun diğer muhataplarının yerine koyarak ve kendimiz dâhil muhataplara dışardan bakan bir göz yerine koyarak değerlendirme yapmamız gerekir.

Kendi adımıza talep ettiğimiz şey, tarif ettiğimiz diğer bakış açılarından da makul değilse doğru değil demektir. Mesela insanların çoğu vergi vermek istemez ve insanların hepsi devletin daha çok yol, daha çok hastane, daha çok okul yapmasını ister.

Buradaki şahsi talebin başka açıdan bakınca ne kadar yanlış olduğu kolayca anlaşılır.

Vergiyi az vermek isteyen insanların talebi ile daha çok kamu yatırımı isteyen insanların talebi birbiriyle çelişir. Bu işi herkesi tam anlamıyla memnun ederek çözmek mümkün değil iken herkesin bindiği ortak geminin menfaati çerçevesinde dengede yönetmek ( Yani siyaset) mümkündür.

*

Toplum maddi zenginlikleri paylaşma çabası içinde olduğu gibi manevi zenginlikleri de paylaşma çabası içindedir. Paylaşılan maddi olmayan zenginlikler nelerdir.

Mesela dinini, inancını, kültürünü, özel hayatını yaşama hakları bu bağlamda sayılabilecek hususlardır. Bunların paylaşımı da siyasetin devrede olması gereken bir durumdur.

Yalnız bu sahada siyaset, ekonomik paylaşımda olduğu gibi hakem rolünde olmalıdır.

İnsanlar bir diğerine zarar vermeden, haklarını çiğnemeden dinini kültürünü istediği gibi yaşamalı istediği dili konuşmalı, kendini ifade edebilmelidir.

Siyaset kurumu toplumu kendi istediği formata yönlendirmeye çalışmamalı, farklılıkların, hepsini kucaklayan bir çatı altında birbirine saygılı yaşamasını temin etmeye çalışmalıdır.

Toplumlar karşısındakinin kendisine benzemesini isteyebilir fakat bunun yöntemi, siyaset aygıtını bir baskı aracı olarak kullanmak değil o toplumun kendi güzelliklerini üretip, yaşatıp başka insanlara beğendirmesi olmalıdır.

*

*

Ülkemizde siyaset kurumu, yıllarca bu görevini ifa etmek yerine toplum mühendisliği çabası içinde oldu. Siyaset kurumu içinde bulunduğu toplumun nabzını tutup, sorunlarını keşfedip, çözüm aramak yerine kendi bakış açısını dayatmayı tercih etti. Son yıllarda siyaset kurumu olması gereken bakış açısını ve çözüm yeteneğini kazandı.

Siyaset kurumu, içinden çıktığı ve tümü için bir çatı vazifesi görmesi gerektiği toplumun bazı kesimlerini defolu olarak göremez. Siyaset kurumunun bu olgun ve kucaklayıcı şeklinin örneği tarihimizde çok net bir şekilde mevcut.

“Kendiniz için istediğinizi başkaları için de istemedikçe gerçekten iman etmiş sayılmazsınız’’  hadis i şerifinin işaret ettiği düsturu,  çevremizdeki tüm insanlara  hatta tüm bitki ve hayvanlara, Cenab ı Hakk’ın sanatkarane imzasını temsil eden tüm mahlukata teşmil etmek, siyaset kavramının anayasasını izah etmeye fazlasıyla yeter.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol