Koku alabildiğim kadarıyla yazıyorum, ülkemin resmi koridorlarında, ev oturma odalarında, işyeri toplantı odalarında sanki garip bir hareketlilik var gibi geliyor bana. Garip diye ifade etmek zorundayım, çünkü iplerin uçlarını birbiri ile birleştirmekte zorlanıyorum, sıkıntı çekiyorum.

Pandemiden mi, kış mevsimine girdiğimiz şu günlerde kasvetli havadan mı, yoksa ekonomik anlamda geçim sıkıntısı yaşayan insanların canının burnunda olmasından mıdır nedir, bir tuhaflık hissediyorum.

Kendimde, insanlarda, ortamlarda…

Senelerdir böyle bir belirsizlik havasına şahit olduğumu hatırlamıyorum.          

*

Karamsar ifade ile ruhunuzu karartmak niyetinde değilim. Ama nedense sisler bulvarında dolaşıyorum. Nereye gitsem, işin garip yanı, aynı yere getiriyor ayaklarım beni.

Sanki bir erken, ya da baskın seçim kokusu alıyorum sizler gibi ben de… Acaba ne zaman, 2021 yılı Haziran ayında mı, yoksa sonbaharında mı? Seçim denildiğinde, insanoğlu her şeyi unutuyor. Seçim, geçimin önüne geçiyor birdenbire. Başlanıyor partilerin alacağı oyların miktarı. Kim iktidar olur, kim muhalefetliğe demir atar, şu parti barajı geçebilir mi, bu parti meclise girebilir mi?

Off, off… Sıkıntı basıyor iş bu noktaya, bu kerteye geldiğinde.

Hava kasvetli mi kasvetli.

Sıkıcı mı sıkıcı…

Maksadım, ‘Görevimiz tehlike’ filmi kıvamında bir yazı yazmak, ruhunuzu büsbütün karartmak değil tabi ki.

 *

Bu şehirde, gördüklerinizle, duyduklarınızla görmedikleriniz ve duymadıklarınızla taban tabana zıt. Vaziyet böyle olunca;  gidişatı biraz daha şeffaf hale getirmenin peşine düşsem de, yarı yolda kaldığımı hissediyorum zaman zaman. O zaman, “Deli misin sen, memleketi sen mi kurtaracaksın, bu şehrin tek akıllısı sen misin?” diyorlar. Bu soru kadar cevap verememek de canımı sıkıyor aslında.

Yaradılış itibariyle iyimser biriyim. Her ne kadar sisler bulvarında gezintiye çıksam da, iyimser olmak gazeteciliğin şartlarından birisi de bu diye düşünürken, düşünüyorum da, sırtını birilerine dayayıp, kopyala@yapıştır metinleri yazmak, gazetecilik yapmak, hem zahmetsiz, hem ucuz, hem çok daha kazançlı ve üstelik de sıfır riskli.

Böyle gazeteciliğe can kurban!     

*

Yazıyı buraya kadar getirdim ama kafam karışık! Dedim ya, ya ben ipin ucunu kaçırdım, ya da ne yazdığımı bilemez hale geldim. Pandemiden mi, kasvetli havadan mı, marketlere, pazarlara ve bakkala sık gidememe ve istediğini alamama kaygısından mıdır bilinmez, ipin ucunu birbirine bağlamakta güçlük çekiyorum senin gibi, ötekiler gibi.

Daha fazla kurcalamak işime gelmiyor.

Korkuyor muyum, onu da bilmiyorum.

Bir bilsem var ya…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol