Aşağıda okuyacağınız hikâyeyi, fıkrayı ya da her neyse, inancım odur ki çoğunuz okumuş, duymuşsunuzdur.

Memleket pislikten geçilmezken, pislik adamların da buna verdiği katkı, ortalığı daha da kokulacak, daha tiksinti verici, daha iğrenç hale getirdi ki, insanlar burunlarını tutuyor, şu pandemi günlerinde maske sayısını birden iki’ye çıkartıyorlar. Koku sinmesin, gelmesin diye…

Tabi ki bu bir alıntı, ama çalıntı değil. Bizde, kimden gelirse gelsin, kaynağını yazarız. Emeğe, alın terine olan saygımızdan mütevellit…

Hadi, buyurun!

*

Ticaret Lise sondayım.

Edebiyat öğretmenimiz Hasan hoca derse girdi, “Arkadaşlar bana pisliğin tarifini yapar mısınız?” dedi.

Birer birer, ama farklı örneklerle cevaplar verdik ama hoca ayağa kalktı ve; “Pislik, bulunmaması gereken yerde bulunan şey veya kişidir!” diye tarif yaptı.

“Nasıl yani?” dedik.

“Çok basit arkadaşlar!” diye cevap verdi. Başladı anlatmaya; “Örneğin annenizin saçını öper koklarsınız. Ama o saçın bir telini dahi yemek tabağınızda görseniz, iğrenirsiniz ve o saç pislik olur.”

Dikkat kesildiğimizi anlayınca devam etti; “Yine tabağınızdaki yemeğin yağına ekmek banarak yersiniz ama o yağın bir damlası bile elbisenizin üzerine damlasa, o yağ artık bir pislik olmuştur sizin için.”

Son noktayı koydu; “Ve… Bir kimse bulunmaması gereken bir makamda bulunuyorsa eğer, unutmayın ki o da bir pisliktir.”

*

Haydaaaa!

Şimdi bu örneği, bu hikâyeyi nereye koyacaksınız! Ya da kim veya kimlerle ilişkillendireceksiniz!

Al sana kaya…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol