Devamı; ‘veda et artık…’

Çok eskilerde kalan bir şarkı bu. Kim söyledi, ne zaman söyledi, hatırlaması bile güç. Ama verdiği mesajın anlamı büyük. Her zaman, her yerde ve herkes için geçerli bu.

İnsanları oyalamak, olmayacak duaya amin demek, insanların ümitlerini, umutlarını ve zamanını çalmak kadar çirkin bir şey insanları oyalamak.

Kandırmak bir anlamda.

*

Biz gazeteciyiz. Ekmeğimizi bu sektörden yiyoruz. Alengirli işlerimiz olmaz. Başka mesleğimiz de yok alternatif olarak. Başka yere gidecek de değiliz. Bu şehirde yaşıyoruz, bu şehirde rızkımızı arıyoruz.

Bütün niyetimiz, bu şehrin gelişmesine, kalkınmasına yardımcı olmak. Bu şehirden sorumlu olduğunu ileri süren, etkili ve yetkili olduklarını iddia edenlerin aksine, yaşanabilir bir kent için varımızı yoğumuzu ortaya koyarken, tek derdimiz evimize ekmek götürmek.

Herkes gibi.

Kimsenin aşında, işinde gözümüz yok.

*

Birilerinden bir şey istersiniz, bir talebiniz olur, tamam derler, ha derler, hı derler, peki derler, okey derler, emriniz olur derler…

Ne emri, rica…

Ekmek için…

Ama o size ha diyen, tamam diyen, okey diyen bizi kandırıyor aslında. Oyalıyor açık açık. Ha derken, tamam derken öyle inandırıcı bir ifade kullanıyor, öyle bir çehre tasarlıyor ki beyninde, inanıyorsunuz ister istemez.

Neticede büsbüyük adam. Cahil değil, çocuk değil.

*

Ama bakıyorsun, alt tarafı bağlar gazeli çıkıyor. Kandırmış seni, beni… Bizi… Talebine, ihtiyacına karşılık takındığı tavra bakarak ‘bu iş tamam!’ desen de, bir müddet sonra cılk yumurta çıkıyor işin içinden.

Bir ekmek için, bir insanı oyalamaya, kandırmaya değer mi?

Yakışır mı size?

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol