Üstat Necip Fazıl Kısakürek ve Nazım Hikmet, ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış. Tabii Necip Fazıl oruçlu ama Nazım Hikmet değil.

Nazım Hikmet, Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek demiş ki: “Şuna bak, oruç tutmaktan ne hâle gelmiş!”

Tabii Necip Fazıl altta kalır mı hemen cevabı yapıştırmış: “Aaa Nazım sen bilmiyor musun hayvanlar oruç tutmaz!”

Namaz, camiden çıkınca, Hac, Mekke’den dönünce, Ramazan ise oruç bitince başlar...

*

Başıboşlar, züppeler, Batı hayranları, devrimbazlar, körü körüne inkârcılar hürriyet için hürriyetçiler.

Günübirlik, gayesiz yaşayış hünerinde usta, en aşağısı nebat ve en yükseği hayvan hayatı süren bir sınıftır ki, şehirleri onlar doldurur...

Yalnız Ramazan ve Kurban Bayramlarında ve musalla taşında Müslümandırlar.

*

Ramazan günü açıkça ve iftihar edercesine sigaralarını tüttüren her vasıf dışı insanlara, saffet ve hassasiyetle hitap etmek istiyorum: - Günahınızı niçin Allah’la aranızda bırakmıyor ve sanki onun reklamını yaparcasına, zedelediğiniz Allah hakkına kul hakkını da ekliyorsunuz?

Eskiden Ermeni’si, Rum’u, Yahudi’si kul hakkına tecavüz etmemek için ramazanlarda Müslümanların karşısında oruca aykırı bir harekette bulunmazlardı. Düşünün, sizin derekeniz ne olmalı!

Karagöz seyri değil, gözyaşı dökme ayı; ‘Bilinmezi bilirler, bilseler ağlamayı…

Ramazan, o mübarek aydır ki, onda cennet kapıları açılır ve cehennem kapıları kapatılır. Şeytanlar zincire vurulur ve bir nida edici şöyle bağırır: "Ey iyilik isteyen: elini aç! Ve kötülük dileyen; elini çek!”

*

Ey şehri ramazan geldin de gidiyorsun öyle mi?..

Seni tutmayanlar, sana tutunamayanlar düşünsün sonunu!

Ne diyordu büyüklerimiz; “Tüm günahlardan imsak et ki, cennette iftar edebilesin.”

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol