banner1482
 Ankara ve siyaset toz duman iken, milletvekillerinin danışmanlarının sırası mı diyen çıkacak. Sana ne, bana ne, ona ne vekilin danışmanlarının nereli olup olmadığı?

Toz duman içinde de olsa, bugün milletvekillerinin danışmanlarına yer veriyorum.

Pek gündem ile alakası yok belki ama olsun.

*

Danışma... Sorma, soruşturma, imalı imalı bakma öyle, bir şey öğrenmek istiyorsan da, danışma... Kelime gayet açık.

Hal böyle olunca, milletvekillerimizin işlerine yardımcı olmak, kolaylaştırmak, vatandaş ile vekil arasında köprü görevi görmek, vekilin bulunmadığı dönem ve zamanlarda vatandaşın sorunlarının çözümünde yardımcı olmak varken, kafama takılan soru şu; "Acaba milletvekillerinin danışmanları neden kendi şehirlerinden olmaz?"

Olmaz, çünkü hiçbir milletvekili, tanıdık veya hiç olacak şey değil ama yine de yazmak zorundayım, o kadar söyledik, 'Birader, basın danışmanınız bir gazeteci arkadaşımızdan olsun. Herkesi tanır, işlerinizi kolaylaştırır. Sizin eliniz ayağınız olur. Üstelik de bu arkadaşlarımız insanlarını tanır memleketin, sorunları bilirler. Rahat edersiniz. Gelin meclisteki danışmanınız, merkezdeki bir gazeteci arkadaşımızdan olsun..."

*

Yok ağam... He derler, hı derler, tamam derler, olur derler, yine bildiklerini yaparlar.

Neden, çünkü işlerine gelmez!

Çünkü sayın vekillerin derdi, işleri nedeniyle Ankara'ya gelen vatandaşlarının derdiyle hemhal olmak değil.

Nasıl olsa meclise kapağı attılar, artık bir sonraki seçime kadar oy verenlerin vekili olacaklar. O ünvan onlara yeter.

Ballı lokma maaşın yanında ballı lokma emeklilik de olunca, oh yeme de yanında yat.

Yalnız, burada hakkını yemeyelim, bildiğim kadarıyla sadece İmran Kılıç hocamızın danışmanı Maraşlı. Eğitimci, geçmişte milletvekili aday adayı olan Nadir Yıldırım...

*

Peki, vekillerimiz neden bir gazeteci arkadaşımızı ya da Kahramanmaraşlı bir hemşehrimizi danışman olarak almazlar, tutmazlar?

Tutmazlar, çünkü tanıdık olursa, işleri artar, gelen giden ziyaretçilerinin sayısında artış olur, yemek, çay veya konaklama, olmadı geliş gidiş otobüs bileti gibi masrafları kaldıramazlar. Başka ilden olursa danışman, atıyorum her gün on kişi geliyorsa, yerli olduğunda bu sayı belki ikiye, üçe katlanır.

Ne diyordu sayın Cumhurbaşkanı; yerli ve milli...

Maraşlı basın danışmanı mutlaka milli olacaktı ve yerli de olmalıydı.

İş yükünü bahane eden, masrafları gözlerinin önüne getiren vekiller, kimse kusura bakmasın, ha onların bin-bir bahaneleri olacak tabi, sıralayacaklar sana, ama yemezler, genellikle iş yükü ve görevin maddi boyutunu düşündüklerinden Maraşlı bir insanı danışman almazlar.

Ara notu; ‘Kültür ve Turizm bakanı sayın Mahir Ünal’ın danışmanı Ali Kerem Eskigün bir istisna…

Bahane üretseler de,  bizi ikna edemezler.

Ama lafa gelince...

*

NOT: Kurumlara gittiğinizde, birilerini, bir odayı, bir büroyu, bir ilgili birimi öğrenek istediğinizde, karşınıza çıkan ilk kişi, size 'danışmaya gidin, ona sorun!' der.

Oysa danışmada oturan adamın elinde cep telefonu, oynuyor çocuk gibi. Seni yönlendirmeden uzak, zaten seni görmüyor bile. Sinirlenip danışmaktan, sormaktan vaz geçiyorsun. Çünkü birimin üzerinde yazıyor işte, 'danışma' diye...

Neyi, nesini danışacaksın ki... Çünkü oradaki danışmada görevli kişinin de bir ‘danışma’ya ihtiyacı var.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol