banner1482

Geçen hafta Cumartesi günü, Ulusal siyasetin çiçeği burnundaki partisi Memleket Partisi Kahramanmaraş 1. Olağan İl kongresinde duydum bu iddialı cümleyi. İddialı olmak, iddialı konuşmak kuşkusuz hem söyleyeni, hem dinleyeni heyecanlandırır, başkalarını da uykusundan uyandırır, o da ya kâbus gördüğünü zanneder silkinir, ya da ‘aman canım, sadece bir rüya işte!’ diye geçiştirmeye çalışır.

Etkisinde kalır mı, eh, işte…

Kimden duyduk bu iddialı cümleyi söyleyelim!

Bizzat başkanın kendisi, sevgili Emre Kazancı’dan. “Memleket Partisi iktidar, Genel Başkanımız sayın Muharrem İnce de Cumhurbaşkanı olacak!”

Avuç kadar salondan alkışlar!

*

Memleket Partisi Kahramanmaraş 1. Olağan İl Kongresi’nde konuşan İl Başkanı Emre Kazancı, 20 yıllık AKP hükümeti içerisinde yolsuzluklar ayyuka çıkmış, gelir dağılımındaki uçurum ölçülemez boyutlara erişmiş, muhalefetin sesi kısılmış, iç ve dış borcumuz tarih boyunca görülmemiş rakamlara ulaştığını söyledi, ilk seçimlerde Memleket Partisinin iktidar, genel başkanları Muharrem İnce’nin de Cumhurbaşkanı olacağını iddia etti.

Genel Başkan Yardımcısı, 24. dönem milletvekili Mevlüt Dudu’nun da katıldığı, divan başkanlığını yaptığı parti binasındaki l. olağan il kongresinde güven tazeleyen kurucu il Başkanı Emre Kazancı, iktidarı eleştirdi, hedef tahtasına koydu; “Yaklaşık 20 yıllık AK Parti hükümeti içerisinde yolsuzluklar ayyuka çıkmış, gelir dağılımındaki uçurum ölçülemez boyutlara erişmiş, muhalefetin sesi kısılmış, iç ve dış borcumuz tarih boyunca görülmemiş rakamlara ulaşmıştır. Yandaş müteahhitler zengin edilirken vatandaşlarımız açlık sınırında yaşamaya mahkûm edilmişti. Anlamsız tarım politikaları ile çiftçilerimiz hasadını tarladan kaldıramaz, küçük esnafımız Bağ-Kur borcunu ödeyemez hale getirilmiştir.” dedi.

Bunlar bilinen, her gün sakız gibi çiğnenen meseleler. Aynı eleştiri konularını ısıtıp ısıtıp masaya koyarsanız, o cümleler sizi rahatsız eder, midenizi başka mecralara taşımak zorunda kalırsınız!

*

Salon kalabalıktı. Ama daracık! Başkan sayın Kazancı da artık salonların bile dar geldiğini belirterek, partisindeki ivmeye, teveccühe, büyümeye dikkat çekmek istedi.

Muhalefetin görevidir eleştirmek. Bizde muhalefet bir şey yapmaz, fikir üretmez, yapıcı eleştiriden kaçar, bir anlamda kaçak güreşir, ‘biz eleştirmekten başka bir işe yaramayız!’ mantığından hareketle, kim varsa iktidarda, vur abalıya misali eleştiriyi siyaset, eleştiriyi muhalefet, eleştiriyi partisine ve kendisin hak sayar!

Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Dudu konuşmasında, il kongresinin partilerine, ülkemize ve Kahramanmaraş’a hayırlı uğurlu olması dilek ve temennisinde bulundu.

Alkış!

*

Siyasi tecrübe kadar, etik siyaseti bilen, bugüne kadar sürdüren, dürüst ve o kadar da beyefendi ve gönül adamı sayın Kazancı, genel siyaset üzerinden iktidarı, hükümeti eleştirince, bildik satır başlarını sıraladı. Yerele dair bir şey yoktu içinde. Eğitim sisteminin basiretsiz ve iyi niyetli olmayan yönetici ve siyasilerce ucube hale geldiğini, geleceğimiz olan gençlerin her ne kadar üniversite mezunu olsalar dahi eğitimden bihaber olarak yetiştirilmeye çalışıldığını ve yine Ulu Önder Atatürk’ün gelecek sizin eseriniz olacak dediği gençlerimiz karanlığa mahkûm edilmeye çalışılmakta olduğunu ileri sürerken, bir kere daha hükümetin basiretsizliğine damgasını vurdu!

Yerel siyasilerin ulusal siyasete dair kuşkusuz fikirleri, düşünceleri ve partilileriyle paylaşacağı meseleler olmalı, olacak.

Damardan girmeliydi.

*

Her gün ulusaldan okumaktan bıktığınız, dinlemekten gına gelen ulusal meseleler, dış mihraklar yerine, yukarıda da söyledim ya, yerele dair cümleleri, iddiaları, eleştirileri de olsaydı, tadından yenmeyecekti ama belki ileride yerele dair söyleyecek birkaç cümlesi olur diye düşünmedim değil.

Suriye gündemde, amenna! Afganistan ve sınırlarımızı kevgire çeviren mülteciler tamam.

İşsizlik dersen, itiraz eden yok!

Hudut tabi ki namustur, onda da sıkıntı yok! Allah devlete, millete zeval vermesin diyoruz, diyorsunuz, sonuna kadar haklısınız ve yanındayız!

Ancak, ulusal gazetelerin üçüncü sayfa haberi gibi, dinlerken bile insan bakışlarını kaçırıyor konuşmacıdan.

Sevgili Kazancı’nın iyi niyetinden kuşku duyan biri değilim.

Ama ulusaldan ziyade çalışmayan belediyeleri eleştirseydi, bitmeyen yatırımları gündeme taşısaydı, bir süre önce yol arkadaşlığı yaptığı siyasi parti temsilcilerinin (CHP’lileri kast etti) varlıklarından rahatsız olmak yerine, tamam korkunun ecele faydası yok da, yereldekilerin yüreğine korku salması daha doğru bir siyaset anlayışı, güzergâhı olacaktı.

Son söz, dört nala giden ata kamçı vurulmaz!

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol