banner1451
Öne Çıkanlar EŞLERİNİN BÖBREĞİ İLE HAYATA TUTUNDULAR YAŞANACAK BİR TÜRKİYE İÇİN KÖY GARAJI CHP DEDİ SİVİL TOPLUM GELİŞİRSE TÜRKİYE DEMOKRASİSİ DE GELİŞİR KENDİMİZ ÇALDIK DONDURMA ISMARLADI

Bu haber kez okundu.

CANLI VE HEYECANLI BİR PROGRAM
 Arkadaşlarım bilgileri ölçüsünde eleştirilerini, kaygılarını ve çözüm önerilerini sunarken, samimi ve bu meseleye hakim konumdaydılar.,

Ancak ben, dün gece yayınlanan, konuk olarak da Özgür Haber Gazetesinin sahibesi Neşe Yıldızhan ile Cemiyet Başkanı Abid Vanlı ile Mesut Tuğrul’un programına konuk olduğumuzda;

Gayberli Mahallesindeki sancılı, ilköğretim okulundan söz etmek istedik.

Bu okulun inşaatının temeli 2006 yılında atılmıştı. Müteahhidinin kim olduğu da önemli değildi. Ama bildiğim, tanıdığım k adarıyla, müteahhidi sevilen, sayılan ve itibarlı bir kimse,  firma da marka adeta.

Kaldı ki, bu okul inşaatı ve sürüncemede kalışını içeren haberimizi taşıyan gazeteyi de hem sayın Mahir Ünal’a, hem de sayın Yıldırım Ramazanoğlu’na vermiştim. Kendisi mahallelim olur, beni de bilgilendir ede, dedim.

Bilgilendirmedi. Ya zamanı olmadı, ya da bilgisi yoktu… Acaba hangisi?

İlgileneceklerini söylediler de... O oldu… Ve aradan 7 ay geçti.

Gidiş o gidiş. Bir arpa boyu yol alınmadı.

Okul inşaatı, üstelik de çevresinin ihata duvarı ile öylece duruyor. Masum, yalnız, akıbetini, daha açık deyimle sonunu bekler gibi…

Bu şehirde dürüst olmak suç ise, müteahhidin kellesini Kıbrıs Meydanında alsınlar, hatta satırı, ya da neyse, ipini ben çekeyim,  olmazsa sandalyeyi altından…

Bu şehirde çalışmak isteyenler, iş alanlar, ne yazık ki bürokrasiyi aşamıyorlar.

Şikâyetler de gidince, bir isim üzerinde mutabakata varmaktan aciz siyasi irade de herkesin bildiği ve istediği gibi at koşturmasına göz yumuyor.

SİYASETÇİ BÜROKRATA SÖZ GEÇİREMİYOR

Tabi bu memlekette evet,  büyük harflerle yazdığımız gibi, siyasetçisi bürokratına söz geçiremediği gibi,  bürokratlar da siyasetçilere takmıyor, tınlamıyor, dinlemiyor.

Mutabakat yok, diyalog yok.

Ancak Kemal Karaküçük konuştu, başbakana sunum yaptı diye, belki bazıları rahatsız oldu. “Niye sunum yaptırdınız, niye Karaküçük’ü parlattınız!” diyenler, belki de Vali’yi bugün yarın görevden alacaklar.

Vali sayın Şükrü Kocatepe’nin görevinden alınacağını bu şehirde duymayan, bilmeyen kalmamış maşallah. Herkes bize soruyor, ne zaman gidecek diye…

Ne bileyim! Ben getirmedim ki.

Getirenler düşünsün!

GENEL SEKRETERLİKLER MESELESİ

Canlı yayında heyecanlanan benim. Bir ara masaya yumruğumu vurmuşum. Stüdyodakiler ve hemen yanı başımda oturan sayın Neşe Yıldızhan bile korktu, neye uğradığını şaşırdı bir anda.

Bu memlekette çileden çıkmamak elde değil. Bu memleket, sağlam adamı tımarhanelik eder. Belki de yeni yapılan 400 yataklı hastaneye yapılacak ilave içinde 100 yataklı akıl ve ruh hastalıkları hastanesinin olması bu yüzden olsa gerek.

İl genel sekreterliği meselesi uzun zamandır konuşuldu, yazıldı.

Bazı gazeteci arkadaşlarımız mahkemeye bile verildi.

Televizyonda söyledim, sayın Servet Güngör nazik insan, beyefendi kişilik. Dürüst bir kardeşimiz ama, bu işin üstesinden gelecek bürokrat değil.

Coğrafyayı bilmez, yolu, çeşmeyi, asfaltı bilmeyen birine verilen sorumluluk, herhalde sayın Tanılır’a büyük vebal yüklemiştir. Tabi siyasi irade de bir isim üzerinde mutabakata varamayınca, eski vali Tanılır da kafasına göre hareket etti, tuttu Güngör’ü il genel sekreteri yaptı. Kimse de sormadı, “niye kendi kafandan atama yapıyorsun, burası siyasi bir makam!” demedi, diyemedi…

Eh, zaten günümüzde valiler de iktidarın il başkanı, basın sözcüsü, halkın değil. Bırakırsan kendi başına, atar da, katar da…

Keşke Mustafa bey geri gelse…

Sağlık genel sekreterliğine gelince…

Günlerdir, aylardır bu meselede de kafa yordu insanlar. Dr.Cafer Tatalıbal sağlık camiasını bilir,  her ne kadar Mehmet Taş dostumuzun “Gitsin evinde torun torba sevsin!” önerisi olsa bile, yine de memleketin evladı diyerek önerdik, hatta sağlık bakanı ile yakın arkadaş olduğunu ileri sürerek, aha oldu, aha olacak, diye haberler de yaptı.

Tutmadı, olmadı. Maya tutmadı… Mayada ne var derseniz, onu bilemem.

Çeşitli isimler dolaştı tabi bu görev için. Hiç biri olmadı. Dedim ya, siyasi irade hava sıcaklıklarından olsa gerek, ya da tatilde olmaları muhtemel ki, “Hele havalar bir serinlesin, bakarız icabına!”  diye düşünmüş olabilirler.

Geçenlerde, göreve başlayalı 15 gün bile olmayan, 400 yataklı Necip Fazıl Şehir Hastanesi Başhekimliğine atanan (ki bu görevin geçici olabileceğini de sayın başhekim ima etmişti zaten) çiçeği burnunda prof. Mehmet Bekerecioğlu,  büyük bir ihtimalle Sağlık Genel Sekreteri olabilecek duruyor.

Tabi bu bir tahmin, bize ait yorum.

BÜYÜKŞEHİR VE BELEDİYE BAŞKANLARI

Canlı yayında çok konuşulan ve büyük ilgi çeken konulardan biri de henüz yasalaşmasa da, yıl sonuna kadar meclisten çıkması beklenen Büyükşehir yasası ardından, kent merkezinde kurulacak iki ilçe belediyesi ile büyükşehir belediye başkanlarının kim olabileceğini sordu Mesut Tuğrul. Aday adayı tabi…

Söyledik, her ne kadar milletvekilliğini düşündüğüne inandığımız Fatih Erkoç’un Büyükşehir belediye başkanlına da sıcak bakabileceğini, çünkü bu görevi hak ettiğini, senelerdir yükünü çektiği partisinde,  eğitimi ve yeteneği ile de bu işi götürebileceğine olan inancımızı dile getirdik.

Ancak, Nevzat Pakdil gerçeğini de göz ardı etmedik. Açık açık oynayan, kramponlarını erken giyip sahaya çıkan sayın Nevzat Pakdil’in de daha şimdiden kartlarını açık oynadığını, şansının olabileceğine işaret ettik.

Tabi burada son sözü patron söyleyecek, yani AK Parti lideri sayın R.Tayyip Erdoğan… bizim yazdıklarımız, söylediklerimiz fasarya…

Ve söyleyeceğimizi söyledik. Büyükşehir olduğumuzda, en şanslı ismin mevcut başkan Mustafa Poyraz olduğunu. Artık ustalaştı, acemiliği üzerinden attı, onca hizmet etti, diye…

Kent merkezinde iki ilçe kurulacak, bu ilçelerden birine Mustafa Buluntu’nun yakışacağını belirtirken, Mustafa Özsoy’un da niyetli olması yanında, Cevdet Kabakçı’nın ve Necati Okay’ın da kafasında bir ilçe belediye başkanı yattığı, ya da yatabileceği gerçeğini döktük ortaya.

EKONOMİ ŞEHİTLERİNE NİYE YER YOK?

Belediye bugüne kadar dandik adamların isimlerini caddelere, sokaklara verirken, bu adama kimdir, kimin nesi, kimin fesi diye araştırmadı.

Bu şehirde havaalanından gelir ve havaalanına giderken hayatını kaybeden, ya da hastalıkları sebebiyle ahirete intikal eden üretmiş, istihdam yaratmış, katma değer yaratmış, yatırım yaparak insanlara iş sağlamış ekonomi şehitlerinden söz ettim; bir Faruk Arıkan’dan, bir Murat Balduk’tan, bir Ali Kurtul’dan, bir Hasan Balcı’dan…

Sadece vefat edenlerin değil, vergi rekortmeni olmuş, tarihe geçmiş bir Galip Çalık, bir Hanefi Öksüz, bir Abdulkadir Kurtul, bir Kemal Karaküçük, bir Mado’nun isminin bir yerlere verilmesini önerdik.

Bunlar güzel taleplerdi, ahde vefanın örneğiydi.

Tabi bu önerimiz, vefadan haberi olanlar içindi…

VANLI VE YILDIZHAN NELER KONUŞTU?

Bu iki güzide arkadaşımız, meslektaşımız; sayın Yıldızhan ile Vanlı, kişisel görüşlerini beyan ettiler, Yıldızhan özellikle vekil olduğunda heyecan duydukları Sevde Beyazıt için iyimser olmazken, Kent Konseyi’nin basının sorunlarına ilişkin paneli ve önümüzdeki aylarda kent konseyi birliğinin Kahramanmaraş’ta yapılacak olmasından duyduğu memnuniyet ve ev sahibesi Zeynep Arıkan’a olan övgü dolu sözleri, gerçeğin birer yansıması oldu.

Vanlı kardeşimiz ise, genellikle cemiyetten söz etti, müstakil yer meselesini gündeme getirdi, yaptığı toplantılardan kesitler aktardı, o da meselelere ilişkin kişisel yorumlarını cesurca dile getirmekten sakınmadı.

Ancak Yıldızhan’ın muhalefet yanı ağır basınca, (ki bunu itiraf etti zaten) daha çok dinlenen bir konuk oluverdi.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

Avatar
Ökkeş Maraşlı 12 yıl önce

öz eleştiri yaptığınızı söylüyorsunuz. maraşın meselelerini konuştuğunuzu söylüyorsunuz. ama içinde sağlık problemleri ile ilgili tek cümle etmediniz. ne oldu? yoksa birden unuttunuz mu.? sıkıntılı bir sağlık idaresi ve yetersiz bir sağlık yönetimi olduğuna dair düne kadar kızılca kıyamet koparken bu gün ortalık birden sütliman mı oluverdi.? yoksa siz mi değiştiniz. özellikle mehmet fi̇skeci̇ abiden her zaman olduğu gibi umudumuzu yitirmedik. ama hiç te gerçekleri anlatan, problemleri dile getiren bir proğram olduğunu düşünmüyoruz biz sağlık çalışanları olarak. sağlığın problemlerinin dile getirilmediği, yetersiz yönetilen sağlık müdürlüğü problemlerinin çözümünün ne olması gerektiğine dair konuların anlatılmadığı bu proğram bizce yetersiz kalmıştır

Avatar
ökkeş bertizli 12 yıl önce

abi kalemine sağlık , abi bu sağlıkçıların durumunu sıtkı beye hiç sormuyonmu allah rızası için adamlarını hep harcadılar, yarın sandıkta hesabı sorulacak bakalım sıtkının arkasında kim kalacak, görecek yeter yeter yeterrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr