Kendini bu şehri yönetmekten ve idare etmekten sorumlu zanneden ve bunu yaparken de baron kisvesine bürünen bazıları, siyaseti, sporu ve seksi genellikle bağ evlerinde tartışırlar.

Kendini baron ilan eden ve zannedenler, bir araya geldiklerinde ya en çok arabadan, yeni çıkan modellerden söz ederler, ya piyasaya yeni sunulan cep telefonundan ve bilmeme nerede aldıkları villalardan, bağ evlerinden…

Başka dünyaları yoktur onların.

Ha bir de sevgililerinden, çapkınlıklarından…

Maraş’ı bağ evinde inşa ederler, siyaseti bağ evlerinde dizayn ederler, başkanları onlar seçer, kimlerin nereye atanacağına ya da sürüleceğine onlar karar verir, baronlar ya, üst tepedekilerle sadece onlar konuşurlar, sadece kendilerinin sözü dinlenir, sadece kendilerinin önerileri kabul görür, ötekilerin canı cehenneme.

Kim onlar ki?

*

Geçenlerde kasaplıktan tekstil patronluğuna sıçrayan Yusuf Akarca’nın yanındaydım. Baba, dede dostu. Yaklaşık 45 yıllık tanışıklığımız var. “Maraş’ın abisi yok!” dedi kaldırana kadar. “Abimiz şu deseler, arkasından gideriz. Abi büyük olur,  abi lider olur, abi yol gösterici olur, abi akıllı olur, abi rehberlik yapar. Ama ne yazık ki yok, bir zamanlar vardı, Allah razı olsun, onu da elbirliği ile küstürdük, kırdık, incittik, siyasetten ve iş dünyasından soğuttuk!”

Kimi kast etti, anladınız.

*

Burnumuzun dibinde Gaziantep varken, Kocaeli’ni model seçenlere sorarım, “Bizim niye bir Sanko ailemiz yok?”

Bizim de holdingimiz var. Tek… Abilik yapabilir mi, bilemem. Araba modellerinden, yeni çıkan cep telefon çeşitlerinden, aldıkları son bağ evinden, villalardan sıra gelirse, bir abi üzerinde mutabakata varacaklar da, zamanları yok.

Çapkınlıkları, kaçamakları, hovardalıkları dururken, kim takar abiyi, kim takar emmiyi, dayıyı… “Falan yerde bir karı gördüm, haber gönderdim, kapattım eve…”

Sohbetin önceliği bu…

Varsa uçkur, yoksa karı, kız…

Maraş çok da omurlarında değil.

 


Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol