banner1482

Bir arkadaşımız yazmıştı, “Türkiye’de gazeteci olmak Sırat Köprüsü’nden geçmeye benzer, velhasıl zor iş!” demişti. Maraş farklı mı sanki?

Gelin bu meseleye dair kafa yoralım.

Bırakın Maraş’ı, bırakın tıraşı, bu devirde gazetecilik yapmak, ateşten gömlek giymeye benzer!

Bu zamanda hele hele yerelde gazetecilik yapmak, kendini de Kaf Dağı’nda sanıyorsan, bulunmaz Hind Kumaşı yerine koyuyorsan, en kısa zamanda çarmıha gerilmeye benzer!

Tabi ki zor meslek.

Kolay ne kaldı ki.

Öyle ki, ekmek aslanın ağzından midesine kadar inmiş iken, hele hele çevren de yoksa, kendinden de mesleğe bir şey katamıyorsan, kopyala yapıştır sistemini benimseyip, emek vermiyorsan, zaman harcamıyorsan, yalnızsan üstelik, bence Sırat Köprüsünden bırak geçmeyi, yanına bile yaklaşma!

*

Övülen, takdir edilen arayıp teşekkür etmiyor!

“Ellerine sağlık, ne güzel yorum yapmış, haberleştirmişsin, yüreğine sağlık!” demiyor.

Ama kalemin ucunu azıcık sivriltmeye kalkıştığında, karşında biri taarruz ordusu görüyorsun. Topyekün savaş hali bile yaşanabiliyor.

Tehditlerin bini bir para…

Şantajların haddi hesabı yok…

*

Ha, bunları gazetecilik sayanlar da varsa, elbette bürokrasi, siyaset, iş dünyası ve meslektaşlarımız mesafe koyacaklar, koymalılar.

Etik kurallar çerçevesinde yapıldığı sürece eyvallah…

Ama ne olursa olsun, bu şehirde gazetecilik yapmak, deli gömleği giymekten de beter! Herkesin, canı sıkılanın, bir baltaya sap olamayanın gazeteci olduğu, herkesin kendini dev aynasında gördüğü günümüzde, mesleği hakkı ile icra edenlerin de sayısı her geçen gün azalıyor.

Ancak içimizde Sırat Köprüsünden geçmeye niyetli kimseler varsa, onlara iyi yolculuklar dilerim.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol