banner1451
banner1461

İşim ve sorumluluğum gereği sık sık şehir dışına çıkarım. Aşım için, işim için, geleceğim için zaman mefhumu tanımam. Akşamları eve döndüğümde, haliyle yoruluyor insan, tartışma programlarına, haberlere, dizilere bakacak zamanım, mecalimiz kalmıyor.

Geçmişte, hepimizi ekran başına kilitleyen mahalle dizileri vardı. Özellikle Amerikan dizileri. Kimin eli kimin cebinde belli olmayan ahlak yoksunu diziler. Hayatımıza girdiler, çıkmak bilmiyorlar.

Sonra yerli diziler mantar gibi çoğalmaya başladı.

Eski oyuncular, artistler dizi veya film başına üç kuruş alırlardı da kıt kanaat yaşarlardı.

Sadece emekli maaşıyla yaşayan ve 15 yılı aşkın süre siroz hastalığıyla savaşan bir oyuncunun son günlerini hatırlıyorum.

Bir televizyon kanalına çıkmıştı da kendisini şimdiki zamana hatırlatmaya çalışırken, yarısı yakılmış kartvizitini gösteriyordu.

"Bir bölümde bile bir dizide oynasam razıyım, hiç olmazsa bir ay evimi geçindiririm." Onurlu insan çalışmaktan utanmaz kaç yaşında olursa olsun yapabileceği işi istemekten de utanmaz.

*

O emekçiye hayatının son günlerinde bile ekmek vermediler, çünkü ekranlardaki paralanmış sistem böyle emekçileri sevmez.

Haram zenginlerinin metresi olanlara bayılır, magazinde haberi çıkan yakışıklı zibidilerin peşine düşer.

O yüzden gerçek sanatçıların yerini nasıl şöhret oldukları herkesçe bilinenler almıştır.

Kimileri bir televizyon dizisiyle altlarına son model cipler almıştır, kimileri de haram zenginlerinden çocuk yaparak milyonluk nafakalarla geleceğini güvenceye almıştır.

Gerçek sanatçılara otel odalarında tek başına ölmek baki kalmıştır.

*

Eski zamanların şöhretli insanlarıyla şimdikileri bir tutmadık.

İğnesi kırık gramofon plakların şöhretleriyle, şimdiki zamanın şöhretleri arasındaki farkı anlamak için küçük bir karakter tahlili yeter.

"Paranın ucunu gösterin!" Saklı sandıklara sadece teselli resimlerini miras bırakanlarla çocuklarımızı yakanlar arasında sadece zaman farkı yoktur.

İnsanlık farkı vardır.

Yeşilçam'ın yaşayan oyuncularını ve hatta figüranlarını bugün ekrana çıkarıp konuştursunlar, şimdiki şöhretlerin aksine ne kadar kibar, kültürlü ve vicdanlı oldukları da ortaya çıkar.

Bir o kadar adaletli.

*

Gençlik yaşlarımda, daha genç sayılırız ya neyse de, Cem Karaca'nın 'Resimdeki gözyaşları'nı dinlerken bir gün hayattan bir teselli arayacağımı da biliyordum, eski resimlere bakacağımı da.

O yüzden nefret, şiddet ve şehvet şimdiki zamanın olsun, ben siyah beyaz yılların içindeyim hala. Çocukluğumun eşkıyalarını bile şimdiki zamanın oyuncularına şarkıcılarına değişmem.

Ne güzel demiş Hakkı Yalçın abimiz…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol