banner1482

Çarşıda pazarda bakıyorum, kaldırımlardaki satıcılara göz gezdiriyorum, özellikle dizdikleri kitaplara alıcı göyüle bakan yok! Bırakın kitabı, günlük gazeteyi bile merak edip, ‘içinde şehrime, sorunlarımıza dair ne var ne yok!’ mantığından hareket edip lütfen bir yerel gazeteye 1 lira veren de yok!

Ama bakıyorum, kime sorsam, herkesin belinde silahı var! Gazeteci kimliği ile gezinen adamın belinde silah var, günlük gazeteyi beleş bulursa lütfen göz gezdiriyor. Lakin eleştiriye gelince, canına minnet, üstüne yok, yok…

Okuyan nesilden çok, silaha merak saran gençlik yetişiyor. Oyuncakçı dükkânlarına bakın, silah var çeşit çeşit, ama kitap ve gazete okuyanı tasvir eden bir oyuncak bulamazsınız!

*

Yürüyorum karların üzerinde…

Ayaklarında ayakkabı yok, üstü başı berbat bir çocuk.

Karşısında bir fırın var, yanında kitapçı dükkânı.

Bütün gün ağzına lokma girmeyen çocuğun gözleri kitapçı dükkânını tercih ediyor.

Vitrinde çocukluğunda okuduğu bir kitaba rastlıyor belki. Buna karşılık karnını doyurabildiği ekmekler ona her zamankinden daha tanıdık ama çocuk kitap okuduğu için hapislerde çürüyen bir babanın oğlu olduğunu da unutmuyor.

Sistemin nimetlerinden yararlanan bir babanın oğlu olsa ne ayakları çıplak olurdu ne karnı aç!

Not: Bunlar ya film sahnesidir ya da kitapların ilgisini çeken çocukların hala var olduğunun belgesi.

*

Böyle bir sahne ekranlardaki dizi filmlerinde asla ilgi görmez.

Bir çocuğu böyle sahnede kullanmak isteseler, çocuğu silahçı dükkânıyla cep telefonu dükkânının karşısına dikerler.

İhtimaldir ki çocuğun gözlerini silahçı dükkânına mıhlarlar.

Hatta bir punduna getirir çocuğu dükkânın içine sokup, silahın nasıl kullanılması gerektiğini de gösterirler.

O dizilere bayılanlar; modern çağın gerekleri bahanesiyle ekranlara yerleştirilen engerekleri asla görmez.

O engerekler ne adalet bıraktılar, ne asalet. Yürek ağaçlarını bile kuruttular.

*

Cep telefonu. Silahtan farkı yok. İyi ve yerinde kullanırsan harika bir kitap! Kitap da, toplu taşıma araçlarına biniyorsunuz, bacak kadar tüysüz oğlanlar-kızlar,  oturur oturmaz cep telefonlarına sarılıyorlar. Yanlarına kim oturmuş, bakmıyorlar bile. Ne yaşlıya yer veriyorlar, he hamile ya da çocuklu kadına.

Dalmışlar kendi dünyalarına, içinden çıkamıyorlar.

Ve çocuklar… En kolay harcananlar; televizyonlara kurban olan annelerin babaların çocuklarıdır.

Ayağında ayakkabı olmadığı halde kendini kitaplarla doyurmayı düşünen bir çocuk bu ülkeden umudumuzu kesmememiz gerektiğinin resmidir.

Ama eline silah tutuşturulan ve bilinçaltına şiddet yüklenen çocuklar gelecekteki büyük yangınların anonsudur.

O çocukların ya gözleri karartılıyor ya hayatları.

*

Bugünün çocukları yarın emanetlerini geri almaya gelecekler.

Onlara "kitap mı silah mı?" diye sorulmasına gerek kalmayacak. Onların tercihlerini şimdiki zamanın umarsız büyükleri belirledi.

Ve çocuklukta enjekte edilen zehir hiçbir zaman adresini şaşırmamıştır. Yaşı 18’e merdiven dayamışlara bile çocuk gözüyle bakıyoruz ya hâlâ, dindar nesil ile kindar nesil arasında gidip geliyor, kendine bir yer aramaya çalışıyor, tutanın elinde kalıyor!

Çocuklarımıza oyuncak alırken silahtan çok kitap okuma alışkanlığı yaratacak oyuncaklar alın, onu daha çocukken eğitin!

Ve cep telefonlarınızdan uzak tutun!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol