Uzun zamandır, dış meselelerle ilgili yazı yazdığım yoktu. Sonra benim işim değildi. Bu işi yapan ulusal yazarlar, gazeteciler ve yorumcular varken, ben yereli dile getirmek, yerelini sorunlarını düşünmek ve ilgililere duyurmak heves ve sorumluluğu ile kendimi dış meselelerden uzak tuttum.

Ama okur rahat bırakmadı. “Hep içeriyi yazıyorsun, tamam, iyi güzel de, biraz da şu şirazesi kaybolan, raydan çıkan terör örgütünü besleyen-destekleyen partileri ve onun milletvekillerini yaz da, millet onların gerçek yüzünü görsün!” önerilerine de kayıtsız kalamazdım.

Madem öyle, işte böyle…

*

Hiçbir devlet, kendi iç barışını bozacak, insanların huzurunu kaçıracak, can ve mala zarar verecek, ülkesinin geleceğine dinamit koyacak teröre geçit vermez, izin vermez, yol vermez!

Şimdi ülkenin gündemi parti kapatmak ve HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırmak.

Benim meseleye bakış açım farklı…

Siz, geçmişten ders almadınız! Türkiye partisi olmayı düşünmediniz. Tuttunuz, PKK’ya sırt verdiniz, omuz verdiniz, destek verdiniz. Yoksul, gariban, aşı-işi olmayan gençleri kandırıp dağa kaldıranlara yol gösterdiniz!

Onlara rehberlik ettiniz! Kurtuluşu Kandil’de zannedip, gençlere, gariban çocuklara o terör yuvalarını adres gösterdiniz!

Her defasında PKK-Kandil arasına sıkışıp kaldınız, her defasında sorun olmaktan, sorun çözemediniz. Her defasında sürekli siyaseti tıkadınız ve canına da ot tıkadınız!

Hele hele, ülkeye yapılan her dış saldırıda emperyalizme destek çıkmaktan geri durmadınız, ülkeyi bölecek her küresel projenin baş destekçisi oldunuz, Türkler ile gönül bağını kopardınız!

*

Kapatılır veya kapatılmazsınız, bilemem… O yargının işi. Beni aşar!

Siz… Her defasında Kandil’e kucak açtınız, pembe gülücükler dağıttınız, aç iken karınlarını doyurdunuz, dağlarına, karargâhlarına militan yolladınız, genç çocukların gelecekleri ile oynarken, ülkenin temeline dinamit koymayı siyaset sandınız!

Hakiki bir özeleştiri içinde olmadınız!

“Biz bu topraklarda karnımızı doyuruyor, bir siyasi parti şemsiyesi altında siyaset yapıyoruz özgürce, bize oy verenlerin sorunlarına odaklanalım, ülke iç barışı ve huzuru için bir tuğla da biz koyalım, ülkemizin buna ihtiyacı var. Düşmanlar dışarıda cirit atarken, biz içeride barışı sağlayalım!” demediniz.

PKK payandası olmaktan asla ve kata vazgeçmediniz! Onlara ekmek götürmekten, mühimmat taşımaktan bir gün olsun geri adım atmadınız. Mecliste, içeride ve dışarıda hep PKK destekçisi oldunuz, aranıza mesafe koymak yerine, mesafeyi her geçen daha da daraltarak yolu geniş tuttunuz!

*

Sizin, sizlerin…

İntikam peşinde koşmayı bırakması gerekiyor.

Öç alma tavırlarına son vermeniz gerekiyor.

Madem aynı çatı altında, aynı bayrak altında yaşıyoruz, mecliste size oy veren 6,5 milyon insanı temsil ediyorsunuz, o halde sorumluluktan kaçmamanız gerekiyor.

İğneyi başkalarına, çuvaldızı kendinize batırmanız gerekiyor.

O nedenle, gerçek manada yasal siyasete dönüp, PKK’nın ‘aracı’ olmaktan çıkması vazgeçmesi gerekirken, 83 milyon insanın huzurunu bozmaya hakkınızın olmadığını haykırmak istiyorum.

Dedim ya, kapatılır veya kapatılmazsınız, o benim işim değil, dokunulmazlıklarınız için de aynı düşüncedeyim.

Ama…

Özeleştiri yapın ve kendinize gelin.

Başka çıkar yolu yok bu işin!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol