Canana güvenmeden, dosta güvenmeden, akrabaya, kardeşe güvenemeden nasıl  karışacağız hayatın karmaşasına, kime sırtımızı döneceğiz, kime namusumuzu, paramızı, sırlarımızı emanet edeceğiz, kim çıkar bıçağını saplamayacak bize..

Güven olmayan ortamda ne iş olur, ne aşk, ne de aş;

GÜVEN; kendi kendine yarattığın ya da yaratmak istediğin bir histir.
kendi kendine birine/ birilerine doğru söylediklerine, seni yarı yolda bırakmayacaklarına, iyi günde kötü günde yanında olacaklarına, yeri gelince elin kolun bacağın olacaklarına, yaratılıştan gelen yalnızlığını zaman zaman hafifleteceklerine dair inancındır. Ne yazık ki gerçek değildir, sonu hep hüsrandır. Aşk gibi dilin yanar ama yine de tekrarlanır, şans verilir, üzülür, unutulur gibi yapılır ama olmaz. En bilinen örnekleri dost kazığıdır, kaldı ki bir kağıt oyunudur.

*

Merhum Sakıp Sabancı’ya ‘Tecrübe nedir?’ diye sormuşlar da, o büyük işadamı, o kadirşinas insan; “Hayatta yediğim kazıkların sayısıdır“ cevabını vermiş.

İnsan ummadığından yiyor kazığı. Aklından bile geçirmediği kimselerden,  dost bildiği insanlardan… Kendi kendine soruyor, “Yok canım, o benim en iyi arkadaşım, dostum, ondan bana kötülük gelmez!” diye düşünse de, ihanet etmeyecek, arkadaşına, dostuna, yakınına kötülük etmeyecek insan yok yer yüzünde.

Çünkü kimse peygamber değil.

*

Günümüzde, insanların en nefret duyduğu kimseler, arkadaşını, dostunu satanlar, arkasından konuşanlar, dostlarının, yakınlarının emanetine ihanet edenler, hırsızlık yapanlar, namus bekçiliği  yapıp namussuzluğun en alasını meslek edinenler, toplumdan  dışlanana kimseler olmasına rağmen, ne yazık ki günümüzde adam satmak, birilerinin malını çalmak, insanları arkadan  hançerlemek, yüzüne gülüp, sahte bakışlardan sonra ihanetini sergilemek, belki günümüzde geçer akçe gibi gösterilse de, bu tip insanları barındırmamak lazım.

Güven dedik. Kime güveneceksin? Kardeşine, eşine, evladına, komşuna,  akrabalarına… Ama yok, en güvenilir kimse dediklerin bile, ummadığını yapıyor sana.

Duygularını çalıyor, halis düşüncelerine el koyuyor, iyi niyetini görmezden gelip duygularınla oynadığın gibi, seni ekonomik sıkıntılara, dar boğazlara sokuyor, herhalde bundan da büyük zevk alıyor!

Ama insanlar birilerine güvenmeli. Patronuna, işçisine, eşine, kardeşine, komşusuna, en yakınım dediği arkadaşına, arkadaşının arkadaşına güvenmek zorunda.

Yoksa hayat yaşanmaz olur, çekilmez olur.

 

 

 

 

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol