25 Kasım, kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günüydü. Birçok yerel yönetim, duyarlı sivil toplum kuruluşları ve basın mensupları, bu meseleye ilişkin toplantılar yaptılar, konuştular, seslerini duyurdular, kadına şiddeti tasvip etmedikleri fikrinde birleştiler.

Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Fatih Mehmet Erkoç, bu etkinlikte, sağında ve solunda kadınlar olduğu halde, kadına şiddete tepki gösteren ilk yerel yönetici.

Araya bir not düşeyim istedim, 27 Kasım tarihli Hürriyet Gazetesine baktım, manşetinde kadına şiddet var. Anlı şanlı sanatçılarımız, şarkıcı-türkücü kızlarımız, artistlerimiz, onlar da şiddet görmüşler. Görmüşler ama kol kırılır yen içinde kalır demeyip, seslerini duyurmuşlar. Susmamışlar yani…

*

O gün Atatürk meydanında…

Kadın sivil toplum kuruluşları da katılmış. Tanımam, görmedim ama, babamın da yakından tanıdığı Kadın Girişimciler Derneği Başkanı sayın Kibar Özdemir de bu etkinlikte yer alarak, kadına şiddeti eleştirmiş.

Kimin ne dediğinin bir önemi yok. Önemli olan tepki göstermek, seslerini duyurmak. Ne kadar yararı olur bilemem de, gazetelere, televizyonlardaki sözüm ona kadın programlarına bakıyorum, kadına şiddet ilk planda ve hiç dur durak bilmiyor.

Tasvip etmediklerini söylemişler.

Yok bir de tasvip etseydiniz!

*

Yalnız, Başkan Erkoç’un haberlerden okuduğum kadarıyla, konuşmasını beğendim. “Milletleri inşa edenler kadınlardır. Kahramanları dünyaya getiren kadınlardır. Onların şahsiyetine yön veren yine anneler yani kadınlardır. Tarihe baktığımız zaman bu milletin lideri olmuş, bu milletin önüne düşmüş, destanlar yazmış kahramanlarımızın arkasında nice kahraman kadınlar vardır. Bizzat kendisi destan yazan kadınlar vardır. Hemen yanı başımızdaki mahallelerde bundan 100 yıl önce kahramanlık destanı yazan Senem Ayşeler,  Nene Hatunlar vardır.”

Tabi altına imza atılır bu söylemin.

*

Bizim medeniyetimizde kadın kutsaldır. Bu söze alkış tutarım.

Onurlu, şahsiyetli toplumlar inşa etmemiz için, insanın onur ve şerefini korumamız lazım. Bu kadın olsun, erkek olsun çok önemli. Saygı çok önemli, aile huzuru çok önemli. Ancak tüm bu söylediklerimize rağmen, çok üzücü olaylarla çok büyük vahşetlerle karşı karşıya kalmaktayız.

Dediği doğru, kadına şiddetin, tacizin önüne geçilemiyor.

Toplum nereye gidiyorsa, gidiyor işte. Ben söyleyeyim, uçurumun kenarında gençlik. Hani şu ümidimiz, geleceğimiz, gerçeklerimiz dediğimiz gençlik var ya, belirsizliğe yelken açmış, dalgalı denizde çalkantı yaşıyor.

Sigara, alkol, uyuşturucu kullanımı ve bilmem neler, gırla…

*

Kadına şiddetin mazur görülecek hiçbir yanı yoktur. Yok geçim derdi, yok şu, yok bundan dolayı gelip evinde hanımına, kadınına, eşine zulmeden adamın Allah belasını versin. Bunu söyleyenleri de kınıyoruz. Hiçbir mazereti yok!

İşte ülkemizde bu düşüncenin değişmesi lazım. Zulmeden sorduğumuzda kendine göre bir haklı sebep söylemekte. Konuşturduğunda herkes kendine göre bir sebep söylüyor ve kimse haksız değil. Ama bu yanlış ve bunu haklı gören zihniyette yanlış.

Bize düşen, annelerimize, eşlerimize, kardeşlerimize, evlatlarımıza sahip çıkacağız.

Empati yapmamız gerek. Bilakis onlara el uzatmayı bırakın, onlara uzanan elleri kırmak gerek.

Medeniyetimizde kadınların yerini ve değerini bilen insanlarımız ve bizim başımızın tacıdır. Evlerimizde adaletli ve hakkaniyetli davranamadığımız zaman sokakta da adaletli ve hakkaniyetli davranamayız.

Kadına şiddete hayır diyoruz, kadına uzanan eller kırılacaksa, ki kırılmalı, kırılsın!

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol