banner1482

Bugün size farklı formatta, hem eğlenip hem gülebileceğiniz, hem düşünüp hem şaşıracağınız bir fıkra yazmak istiyorum.

Tamamen siyaset kokan bu yazıdaki isimler tamamen hayal ürünüdür. Kimse farklı anlamlar çıkartmasın, kafamı kızdıracak yorumlar atmasın!!

*

İyilik meleği, bir gün bir apartman dairesine girmiş. Maksadı iyilik yapmak. Görevi bu. Kim bilir kime ne iyilik yapacaksa artık. Aksine dışarısı da o kadar soğuk. Bir fırtına, bir kar, derken kendini apartman dairesine zor atmış. Apartman katının birinde zili çalmış, kapıyı açan kişiye de ‘Tanrı misafiriyim!’ denilerek buyur etmişler içeri.

İçeride 4-5 kişi var, sohbet ediyorlarmış. Meğer burası bir büro imiş. Büro çalışanlarından biri karnının aç olup olmadığını sormuş. Meğerse açlıktan ölüyormuş. Sofra kurup karnını doyurmuşlar. Kendisinin iyilik meleği olduğunu söyleyenin canı üstüne gelince, içerdekiler tanrı misafirine sormuşlar, “Ee, hemşehrim, sen kimsin, necisin?”

“Ben iyilik meleğiyim!” demiş Tanrı misafiri; Rıfat diye birini arıyorum!”

İçerdekiler birbirlerine bakmışlar, birisi; “Senin o dediğin Ayhan Işık’ın filmiydi. O da öleli seneler oldu?

İyilik meleği bunu diyene ters ters bakmış; “Bırakın dalga geçmeyi, burada olduğunu biliyorum. Tanrı misafiriyiz dedik, ona bir müjde vermeye gelmiştim” demiş.  

Büro sahibi Rıfat başta olmak üzere İçerdekiler sevinmişler. ‘Oh be, iyilik meleği misafirimiz oldu, inşallah hayırlı haberlerle gelmiştir!’ diye düşünürlerken, sohbet koyulaşmış, büronun sahibi olduğunu tahmin ettiği kimseye, “Sen AK Parti il başkanı olacaksın!” müjdesini vermiş.

Büro sahibi Rıfat şaşırmakla birlikte birazcık sevinmiş, yüzü gülmüş. “Ama…” demiş. “Bana herhangi bir şey söylemediler, kaldı ki sanki beni dışlar gibi olmuşlardı ağabeylerim. Mümkünatı yok, beni il başkanı yapmazlar!” demek zorunda kalmış.

*

İyilik meleği ısrar etmiş; “Yanlış düşünüyorsun! Ağabeylerin listeye senin adını en tepeye yazdılar bile. Üstelik de bu partiye en çok emeği sinenlerden birisin. Kurulduğu günden beri partinin içindesin, mutfaktan geldin. Hep sahada oldun, başarılısın, seviliyorsun da üstelik. Ee, hadi sevin!”

“Tamam da, sevinecek bir şey yok. İyilik meleğim diyorsun ama benimle dalga geçiyorsun, beni kandırıyorsun, sen ne biçim iyilik meleğisin, anlamış değilim” deyince büro sahibi, iyilik meleği sinirlenir gibi olmuş; “Çok konuşma, sen hazırlan, dediğimi yap!” demiş ve arkasından da; “Kendini hazırla, ben 15 gün sonra tekrar gelirim!” deyip kapıyı çekip gitmiş.

*

Aradan 15 gün gelince iyilik meleği yine kapının zilini çalmış, “ben geldim!” diyerek içeri girmiş. Sonra da büro sahibine, “Dediğimi yaptın mı, hazırlıkları tamamladın mı?”  diye sorunca büro sahibi; “Tamam da, bana kimse bir şey söylemedi, sen de ikircikli konutun, bizi iki arada bir derede bıraktın! Nereden bileceğim senin doğru söylediğini” deyince, iyilik meleğinin kafasının tası atmış; “Ah be ahmak oğlum, okumuşsun, diploma sahibi olmuşsun ama çok safsın. İyi niyetlisin, temizsin, dürüstsün. İlk geldiğimde giderken sana da söyledim. Bak, bu geçen 15 günlük süre içinde bütün gazeteler senin haberini yaptı, köşe yazarları senden söz etti, her ne kadar açık açık ismini vermedilerse de, seni ima ettiler. Telefonların susmadı, üstelik ağabeylerin de hal hatırını sordular, eşin dostun aradı, tebrik bile ettiler. Daha neyi anlamadın, neyi bekliyorsun. İl başkanı sensin işte, hadi hayırlı olsun!” deyip çekip gitmiş.

*

İçeridekilerin şaşkınlığı sevince dönüşmüş ve gerçekten o büronun sahibi partinin il başkanı olarak açıklanmış!

Açıklanınca da şehirde ve partide bayram havası esmiş, herkes mutluluktan havalara uçuşmuş.

Sözün özü, iyilik meleği hep iyilerin kapısını çalarmış!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol