Memur kökenli olduğum için az çok bilirim ki, yaşadım, başımdan geçti de, şu ihalelerde nelerin döndüğünü, hangi dombalakların aşıldığını, hangi oyunların döndüğünü, kimlerin ezilmek istenip, kimlerin avantadan köşeyi döndüğüne şahit olan birisi olarak, açık artırma adı altında ne fırıldakların döndüğünü bilmeyen de çıkmaz zaten.

Birisi birilerinin adamıdır, bilerek (niyeti aslında ihaleyi kazanmak değildir) ama birilerinin piyonu, maşası sıfatıyla girer, sırf başkalarını diskalifiye etmek için üstlendiği rolü oynar, sonra da kendisine verilen görevi kusursuz ve layıkı ile yerine getirdiği için, ihaleye gir emrini verenden avantasını alır.

İhalelerde kaş oynar, göz oynar, baş oynar, kıç oynar.

En çok da parmaklar oynar. Çünkü o parmaklar, o kaşlar, o gözler, o kıçlar, para demektir, avanta demektir, rüşvet demektir.

*

Epey oldu. Epey dediysem 5-6 ay önce, bir fabrika satılacaktır. Birileri gazoz parasına kapatmak istese de, bir başka yatırımcı da ihaleye girer. Amma iyi niyetli, amma art niyetli bilemeyiz. Her ikisinin de niyeti atıl vaziyetteki fabrikayı alıp hizmete açmak, istihdam sağlayıp üretim yapmak. Neticede her ikisi de aynı yolun yolcuları.

Fabrika sahibi buralı değil. Yabancı yani. Ama sıkıntıda, ama zorda, ama borçlu… İnim inim inlerken fabrikasını satılığa çıkartır. Bu iş evvela komşuya düşer. Miras gibi…

Bitişiğindeki fabrika (arsa) işadamının işine yarayacaktır, çünkü yatırım yapacak başka yeri kalmadığı gibi, üretimden ve istihdamdan başka bir şey düşünmediği gibi, bir 2 bin kadar daha işçi çalıştırmak, üretimde çıtayı yüksek tutmak.

Öbür arkadaşımızın niyeti de halis…

*

Fabrikasını satılığa çıkartanın borcu var, sağa, sola, bankalara, maliyeye vs… Her neyse…

Fabrikasını, arsasını satıp borçlarını ödeyecek.

Lakin ihalede öyle oluyor ki, 5 liralık fabrika 10 liraya gittiği gibi, borçlu ve iflas etmiş işadamı hem borçlarını ödüyor rahat rahat, hem de kendisine çaya parası kalıyor.

Olan ihaleyi kazanan firmaya oluyor, iki katı para ödeyip arsayı (fabrikayı) almak zorunda kalıyor. Kalıyor çünkü mevcut fabrikasının bitişiği… En çok kendisine yarayacak, genişlemek için…

*

Tabi bu hadise ilk değil. Son da olmayacak. Nitekim geçenlerde bir konağın 10 yıllığına ihalesi vardı. İşletme için. Tuttu bir başkası girdi, niyeti kazanmak, ihaleyi almak olmadığı halde, sırf belki de gıcıklık olsun diye, inadına girdi.

Ha, ihale kendisinde kaldı mı, kalmadı.

Çünkü herkes ne ekerse onu biçiyor. Kimse kimsenin ekmek yediğini istemiyor, uzamasını istemiyor, uzayan dal benden olsun misali, herkes kendine yontuyor.

Onun için de bu şehir adam olmuyor, olamıyor…

Çünkü bırakın büyükşehiri, daha şehir olamadık biz. 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol