Bir Japon atasözü der ki, ”Pirincin içindeki siyah taştan değil, beyaz taştan korkun!”

Biz de ondan, onlardan korkuyorduk zaten. Kendini çıkarı uğruna, koltuğu uğruna, rantı uğruna, geleceği ve görevini idame ettirmesi uğruna beyaz gösterip, simsiyah kimliği ile beyaz görünmeye çalışan, samimiyetsiz, düzeysiz, kalitesiz, senelerdir hizmet verdiği kuruma hayrı dokunmayan insanlardan korkacaksınız!

Kurumlara çöreklenmiş, göbek büyütmekten, ziyafet sofralarında boy göstermekten, altına verilen makam aracına kurulup koska koska ortalıkta görünmekten başka bir işlevi olmamış, sözüm ona kurumuna yararlı, sözüm ona şehrine faydalı bir bürokrat olarak kendini lanse eden kimselerin artık beyaz taş misali ayıklanmasını beklerim.

*

Belediyeler örneğin, beyaz taş misali simsiyah çizgisi, tavırları, sergilediği tutumları, boş ve yararsız gündem saatleri ile hem kuruma, hem de şehre zarar veren, maddi manevi değerleri imha edercesine üstelik de yaranmaya, kendini ucuza satmaya gayret eden bir sürü lüzumsuz kimseler işgal etmiş.

Kabul ediyoruz zaten, ülke olarak bir ekonomik darboğazdan geçiyoruz. Belediyelerin uçan kuşa borcu var, bırakın yeni hizmetleri, yeni yatırımları, yeni projeleri, yarım kalanları bile tamamlamaya maddi anlamda mecali, gücü-kudreti yokken, bu efendiler üstelik de doğruluk, dürüstlük, Müslümanlık ve inanç zenginliği adı altında beleşten maaş almayı, belediyelere yük olmayı, kurumlara kambur olmayı sürdürüyorlar. Sürdürmeye de devam edecek görünüyorlar.

*

Dikkat edin A, B veya C belediyesi demiyorum. Hangisini ele alsanız, elinizde kalacak. Şu meşhur ATM memurlarını temizleyin kurumdan, araç başta olmak üzere bir sürü lüzumsuz israfları da ciddi ciddi temizleyin, kaldırın, bakın kurum nasıl düzelecek, ekonomik olarak nasıl kendini bulacak.

Ama hayır, sadece lafını seviyoruz. Temizleyecekmiş gibi, kaldıracakmış gibi, önleyecekmiş gibi başlıyoruz işe, öyle poz veriyor, öyle hava estiriyoruz, sonrası bağlar gazeli. Başladığımız yere geliyoruz. Başa dönüyoruz yani. Sırf milletin gazını almak, vatandaşın gözünü boyamak, insanlara ve özellikle kırsaldakilere ‘dürüstlük abidesi, belediyelerin delikli kuruşunu peş-keş çekmeme görüntüsü’ sunabilme gayreti, bizi bu hale getirdi.

Bütün derdimiz bir aferin almak, ‘Ulan helal olsun adama, gelir gelmez belediyeleri hizaya sokmaya, pirincin içindeki siyah değil, tehlike arz eden beyaz taşları temizlemeye çalıştı’ dedirtmek.

*

Sadece bizde mi, açın Türkiye haritasını önünüze, rastgele bir belediye ismi üzerine parmağınızı basın, netice değişmiyor.

Zihniyet değişmedikçe, biz kendimize çeki düzen vermedikçe, biz kendimizi düzeltmedikçe de, ne ATM memurları tükenir, ne araç israfının önüne geçilir, ne de hamaset destanlarının sonu gelir.

Belediyelerde beyaz taş çok! Çok iyi ayıklanması lazım, çoookkkk!

Siz tarladaki ayrık otlarını temizlemezseniz, o tarladan ürün kaldıramaz, verim alamazsınız.

Pirinci ayıklarken içindeki beyaz taşları da kenara koymazsanız, dişinizi kırar, dişlek kalırsınız. Ve herkes de size güler!

Benden bu kadar!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol