Hadi gelin de rahat nefes alın, ciğerlerinize temiz hava çekin çekebiliyorsanız.

Havaya bakın, her geçen gün kirleniyor. Kalitesiz, vatandaşa ve Suriyelilere dağıtılan kömürün satışı dahi yasak iken, kalorisi düşük, hava kirliliğine birebir olan kömürler havayı fena halde kirletirken, siyasiler de bunun, yani hava kirliliğinin hem müsebbibi iken, hem de rantını yemeye çalışıyorlar.

Zaten adamlar verdiğiniz kömürü yakmayıp satıyorlar. Fon veriyor, valilik veriyor, belediyeler veriyor, Suriyeliler kömürü, gıda maddelerini satıyorlar.

Kullandıkları yok.  Ama oy gelsin,  yukarıya selam çakılsın, tribüne oynamak gibi ucuz siyaset devreye girsin de, ne olursa olsun!

*

Suyu da kirlettiniz…

Artık barajların nasıl kirlendiğini, bu sulara hangi zehirli suların karıştığını, hangi kimyasal atıkların karıştığını uzun uzun anlatmaya gerek yok. Sularımız, barajlarımız, göllerimiz, göletlerimiz, derelerimiz  kirlenmekle kalmıyor, içinde yaşayan canlılar da yok oluyor. Ve biz bu balıkları yiyoruz afiyetle.

Yediriyorlar açıkçası.

Ali Öztunç gibi acar, atom karınca gibi bir siyasetçi de olmasa, zaten bu meseleler de gündeme gelmeyecek ya, neyse…

Sularımızın içilecek hali yok.

Kirli, pis, bulanık… Bereket versin klorlama diye bir sistem var da, oradan kurtarıyorlar.

*

Çevre zaten başlı başına biri facia. Sözüm ona, yani güya bir Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü var. Allahlık Ali beyler.  Siyasiler, başarısızlığı tescillenmiş bir kültür ve turizm ile alakası olmayan Seydihan’ı, bir de çevre ve şehircilik il müdürü Osman efendiyi görevden alamadılar. Haklarındaki her gün şikayetler ayyuka çıktı, kurumlarını batırdılar, toplum nezdinde itibarları da kalmadı, ama adamlar koltuklarını işgal etmeye devam ediyorlar.

Nasıl bir memleketse…

Güçleri mi yetmedi, işlerine öyle mi geldi, yoksa arıtma tesisi kurmaya yanaşamayan sanayi ve iş dünyası ‘dokunmayın adamıma!’ mı dedi, bilmiyoruz.

Tabi bütün suçu çevre ve şehircilik müdürlüğüne yıkmak da doğru değil. Biz toplum olarak çevreyi kendimiz kirletmede bire biriz. Üzerimize yok. Gittiğimiz piknik alanlarını kirleten biziz, çöpümüzü yol kenarlarına döken biziz, içtiğimiz sigara izmaritini kaldırımlara, yola boca eden biziz, evimizin önünde çöp kovası dururken poşetleri kaldırım kenarına fırlatan da biziz. Atık suları, kanalizasyonu derelere, barajlara bağlayanda biziz.

Ormanlık alanları kirleten, mangal yakıp çevre kirliliğinin kralını hayata geçiren de biziz.

*

Siyaset…

Nereden tutsan elinde kalıyor.

Her geçen gün daha da kirleniyor. Seviye yok, vefa yok, duygusallık yok, istişare, gönül alma yok. Sevgi saygı zaten yoktu.

Ee birader nesini yazayım o zaman. Dilimde tüy bitti, bilgisayarın klavyesine yazık!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol