Sen de bizimle dalga geçiyorsun, anladık. Ne fidan dikiyorsun, ne araziden iniyorsun. Dikermiş gibi yapıp, bizi kandırıyorsun. Sen de bununla keyif aldığını zevk aldığını söylesen de, bizi bizden alıkoyuyorsun.

Baksanıza, Ahır Dağı Kel Ali’nin bağına döndü. Sizin yüzünüzden! Orman katledildi, ağaçların arasına, betonlar dikildi ortasına, akciğerimiz kurudu, siz de çıkıp seyrediyorsunuz rant bölüşmelerini.

Belki de ortaksınız, ne bilelim!

Yazdığımız zaman da, ‘dik mi geldi, renk mi geldi?’ diye sorduğumuzda ayrıntılı, tatmin edici, insanları ikna eden cevap vermek yerine, kuru sıkı tabanca misali üstü kapalı, anlaşılmayan kelime ve cümlelerden dolu bir duyuru gönderiyorsunuz, bize giydiriyor, yediriyorsunuz!

*

Hani basın için ‘ikimiz bir fidanın güller açan dalı’ idiniz.

Hani basın sizin için mümtazdı.

Hani basın sizin için toplumsal yaşamın olmazsa olmazı idi.

Hani basın sizin için demokrasinin vazgeçilmezi idi.

Hani basın sizin için toplumun aynası, halkın kaşı, gözü, dudağı, kulağı, boynu, ensesi, dili idi…

Hani basın sizin için güzide idi.

Palavracılar sizi…

*

Bakıyorum basını ötelemek için, görmezden gelmek için, dışlamak için can atan sizler, samimi değilsiniz basına karşı.

Ne söyleminizde, ne eyleminizde…

Orta sahada top gezdirip, ne kaleye şut çekiyorsunuz, ne kendi kalenize geri pas veriyorsunuz.

Vakit çalıyor, resmen oyalıyorsunuz bizi.

Ama bıçak kemiği bir dayansın,  siz o zaman seyreyleyin cümbüşü!..

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol