banner1482

Keşke ben de kalpsizleşmeyi öğrenebilseydim diyeceğim de, inancım, yüreğim, aklım elvermiyor, izin vermiyor. Belki o zaman başıma gelen onca haksızlıklarda canım bu kadar yanmazdı. Kimseye inanıp güvenmezdim belki de...

Günümüzde insanlar en çok güven bunalımı yaşıyor. Ortak ortağına güvenmiyor, çalışan ustasına-patronuna, patron çalışanına,  karı kocaya, evlat babaya… Ne hale geldin, düşünebiliyor musunuz?

Bunların sebebi ne diye soracak olsanız, cevabım hazır, inanç eksikliği…

Sadece inanmak, güvenmek mi insanı paramparça yapmaya davetiye çıkartan yoksa temiz yürekli, dürüst, güvenilir bir insan olmak mı?

Ah, ah dediklerim sırtımdan vurmasalardı beni. Zaten sana kıyamam diyenler kıymıyor mu bize?

Artık sahtekârlıklar bitsin, tüm vicdansızlıklar bitsin körelsin tüm kötü düşünceler, duygular. Artık kimse kimseye kanmasın. Sahte yüzlere, sözlere inanmasın. Ben de sadece artık en çok kendimi seveyim istiyorum. En azından kendime değer vereyim ki, hayır demeyi öğreneyim. İstemediğim şeyleri yapmak bazen çekilmiyor. Niye ben herkesi düşünüp sürprizler yapıyorum, iyilikler yapıyorum ki, kimse benim gibi sevgi dolu değil. Karşılıklı olsun sevgilerim, fedakârlıklarım. Artık bende bir dost tarafından sevildiğimi hissetmek ve bazıları gibi ben de sevgiden ilgiden şımartılmak istiyorum.

*

Kime el uzattıysam havada kaldı ellerim. Varlığım gibi ellerim bir başına önemli değil galiba. Kim niçin tutmasın ki ellerimi. Hep tek başıma yürüdüm sokaklarda bir gölde aradım.  Hep ben üzüldüm nedense.  Doğru insana rastlayamadım işte. Hep güvenimi sarstılar benim. O gölgelerin izi ters yöne doğru olunca üzülsem de küsmemiştim. Ellerimi tutmak yerine beni iten ellerini kullandıklarında kırıldım ben... Kırıldım... Kanadım kırıldı kuşlar gibi… Uçamıyorum şimdi.   Saf ve temiz kalpli olmak bu hale getirdi beni. Ben çok şey istemedim ki. Sevgiden şımartılmak istedim. Ben de kendimi seveyim istedim. Bir beyaz kâğıttı içim kelimeleri nasıl hatırlamam gerektiği ne benim seçimim ne tercihim bugün. Nasıl hatırlıyorsam sebebi kalemi nasıl tuttuğumdur.

*

Güvenmek  işte.. Söylendiği kadar kolay değil. İnanmak, sevmek, sarılmak hiç bir kelimenin sözlükteki karşılığı değil sanki.   Yara bandı mesela; hiçbir işe yaramıyor yaralarda, düşmüş çocukların dizlerinden başka! Bir adıma karşılık çok adım attım onlarca ama yetmemiş olacak ki; ne bir el buldum karşımda, ne de ayak izlerinden başka bir şey vardı arkalarında! Yapayalnız, bir başıma, kendim için bir mum yaktım karanlığa! Gözden kaçırmasın buradayım demek için hayata! Hem artık kimseler de yok, üfleyip söndürecek.  Artık kimselere ve bir gülücüğe kanmayacağım. Hep iyi dediklerinim kişiler yanılttı beni. Hemen öyle yok güvenmek. Yıllar geçmeli güvenmek için, yıllar geçmeli çözmek için. Kimse olduğu gibi değil bu hayatta. Dünya ikiyüzlülerle dolmuş. Herkes kendi menfaatini düşünüyor bu hayatta.

Seçtiklerimize güvenmiyoruz. Bizi yönetenlere burun kıvırıyoruz. Bürokratlara güven konusunda tereddüt yaşıyoruz, topluma güven meselesi tartışıldığında, başımızı hangi yöne çevireceğimizi bilemiyoruz.

Peki biz kime güveneceğiz, güvenlikçilere mi?

Söyleyeyim… Önce Rabbimize. Kendimize, ailemize, çalışanlarımıza, gerçekten inanmış kimselere ve yanımızda olan herkese…

İnanmaz isek, uykularımız haram oluyor!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol