Şampiyon'un evinde

Dostum dediğini satmayan, arkadan hançerlemeyi yüreğinde meslek edinmeyen, yol arkadaşlarını ve yolda bulduklarını yarı yolda bırakmayan bir karaktere sahipti Şeref Eroğlu. Mert, sözünün eri, dürüsttü. Güreşi, stili ve özel yaşamı da karakteriyle örtüşürken, ihaneti, karaktersizliği meslek edinen, şerefsizliği apolet olarak taşımaktan utanmayanlara da söyleyecek sözü vardı.

NE ZAMAN? 7 HAZİRAN GENEL SEÇİMLERİNDEN SONRA...

Biliyorsunuz, iki ay önce, Ankara'da yapılan Güreş Federasyon Başkanlığı seçiminde aday olmuş, ancak yarışı rakibine kaptırmıştı. O'na dokunan, rakibinin etabı kazanmasından çok, içimizdeki Fransızların, Ermenilerin ve İrlandalıların tutumu idi.

Hatırlayanınız çıkar, 2011 genel seçimlerinde AK Partiden milletvekili aday-adayı oldu. ilk kez denediği siyaset yaşamında belki meclise gidemedi, siyasi yarışı kaybetti ama itibarından, şerefinden birşey kaybetmedi. Çünkü onun için haysiyet, şeref, onur ve delikanlılık en büyük madalyaydı.

SUSKUNLUĞU SEÇİMLERE KADAR

"Konuş, içini dök, ne söyleyeceksen hazırız!" dediysek de; "Seçim bir bitsin, öyle! Konuşacak, söyleyecek çok sözümüz var. Zaten konuşunca, kimse bu şehirde rahat gezemeyecek" dedi, söyleyeceklerini 7 Haziran'dan sonrasına sakladı.  

AK Parti Gurup Başkanvekili Mahir Ünal'ı çok sevdiğini, ona inandığını, hayran olduğunu belirtmeden geçemezken, "En önemlisi, sayın Mahir Ünal abimizi incitmemek adına şimdilik susma hakkımı kullanıyorum. O tarihten sonra bizimde söyleyecek sözümüz olacak. O zaman birileri kaçacak delik arayacak. birileri bizim için sağda solda, ulu orta konuşsun. Varsın seçimde başkalarını desteklesin. Önemli değil. Ben aklımı kiraya vermedim, verenler düşünsün!" dedi, arakasından da, dananın kuyruğunun seçimlerden sonra kopacağını ileri sürüp, sözlerine şöyle devam etti; "Biz önce adama bakarız adam mı diye, bir de söze bakarız söz mü diye. Bizim her söze karşılık verecek cevabımız var. Geçmişimiz belli. Geçmişi belli olmayanlara bu şehri dar edeceğim. Şimdi onlar düşünsün."

Çok dertli olduğu kadar da iddialı oluşu dikkatlerden kaçmadı.

KESER DÖNER SAP DÖNER

GÜN GELİR HESAP DÖNER

Bu veciz sözü, siyasetin usta ismi Süleyman Demirel çok söylerdi. Madalyalı şehrin madalyalı şampiyonu Şeref Eroğlu ile Dereköy'deki evinin bahçesinde sohbet eder, çaylarımızı yudumlarken, köyün imamları da sohbetimize eşlik etmişti. Bazı sorular daha sorduk, ki güreş camiası için önemliydi. İçini dökmesini, yaşadığı ve maruz kaldığı ihanetleri anlatmasını istedik, "hayır..." ifadesini kullandı, sabredin der gibi yüzümüze baktı, sonra da Muhteşem Süleyman'ın o veciz sözünü bir kere daha hatırlattı, "Her şeyin bir zamanı var. Konuşursam, içimizdeki Fransızlar kaçacak delik arayacak" ifadesini kullandı, genel seçimlerden sonra sohbete kaldığımız yerden devam edeceğimize ve röportaja dair söz alınca, Dereköy'den ayrıldık.

ŞEREF EROĞLU KİMDİR?

Şeref Eroğlu  25 Kasım 1975'te Kahramanmaraş Dereköy'de dünyaya geldi.

Kişiliği kadar, başarıları da zirve yapan şehrimizin ve Türk  güreşinin gururu Eroğlu'nun başarıları arasında üç kez Avrupa, bir kez Dünya Şampiyonluğu, 3 kez de dünya üçüncülüğü bulunuyor.

2004 Atina Olimpiyatları'nda 66 kiloda mücadele etti ve finalde Azeri rakibi Farid Mansurov'a kaybederek gümüş madalya kazandı.

Şeref Eroğlu, 1997 yılında FILA tarafından 'Yılın Grekoromen Güreşçisi' unvanı ile taçlandırıldı.