Birine hediye verirken söyleriz bunu. ‘azımızı çoğa say!’ deriz. Güle güle kullanması temennisinde bulunurken, verenlerin ve hediyeyi kabul edenlerin yüzünde gülücükler açınca, ki hediyeleşmek sünnettir, insan mutlu oluyor.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü geldi geçti.

Günümüzü kutlamayan, bir haber desteği dahi vermeyerek mutluluğumuza, sevincimize katkı sağlamayan, sevincimizi kursağımızda bırakan kurumları, belediyeleri şiddetle kınarken, bir deli oğlanı, GÖKHAN ŞAHİN’i tebrik etmek istedim.

Şundan istedim.

*

Dedim ya, hediyeleşmek sünnet. Güzel bir şey hatırlanmak, bir küçük armağan da olsa insanları sevindirmek, hatırlamak, sevgiyle-saygı ile yad etmek.

Bu bağlamda, sevgili Gökhan Şahin, karınca kararınca kendi bütçesi ölçeğinde hediyeler hazırlayıp, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününde meslektaşlarına dağıttı.

Abilerine, ablalarına, yaşıtlarına, her neyse…

Peki, sizce Gökhan bunu neden yaptı? Bir beklentisi yoktu bunu yaparken, karşılıksız dağıttı hediyesini.

Öyle ahım şahım zengin biri değil. Geliri senin benim kadar. Ama onun yüreği, kilosu kadar büyük, ağır.

Şehrimizde basını temsil eden birçok dernek, cemiyet varken, kimse bir meslektaşına, üyesine hediye almayı, dağıtmayı düşünmezken, o deli oğlan, çam sakızı çoban armağanı deyip küçük paketler halinde abilerine, ablalarına, genç meslektaşlarına hediyelerini verdi.

Mutlu olduk.

*

Herhangi bir basın derneğinin başkanı da değil üstelik.

Gönül eri.

Bu bakımdan, sevgili Gökhan Şahin’i tebrike diyorum, kutluyorum. Hediyenin büyüğü küçüğü olmaz.

Bedeli de olmaz.

En önemlisi hatırlanmak, gönüllere dokunmak ve iz bırakmak.

Helal olsun sana deli oğlan!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol