Kahramanmaraş yönünü nereye, kime çevirsin?

Siz bunu, Kahramanmaraş’ın ekseni veya yörüngesi diye adlandırabilirsiniz. Okurlarım zaman zaman bizi uyarırlar, akıl verirler, “Boşuna nefes tüketiyorsunuz! Nafile yere kendinizi yoruyor, öfke seline kaptırıyorsunuz. Bırakın boş lakırdıları, bırakın kurusıkı atmayı, bırakın eksen kaymasında kime fatura kesmeyi. Kendinizi yormayın, sıkmayın, üzmeyin! Olacağı bu kadar!” kıvamında eleştirileri gözardı etmemiz mümkün değil.

Yine soracaksınız belki, “Boşlukta yuvarlanmanın yörüngesi mi olur?”

“Bırak ekseni, bırak sekseni, bu şehrin yığınla sorunu var, bakın muhalefetin sesi daha fazla yükseliyor, muhalefet partilerinin sayısı arttıkça, seslerin tonu da yükseliyor, her geçen gün volümü daha fazla yükseltiliyor.”

Bunu diyenler de çıkıyor aranızda. Haklılar mı, belki evet, belki hayır, belki muhtemelen…

*

Bu şehirde manevra kabiliyeti yüksek siyasetçiler var, bürokratlar var, gazeteciler var, sivil toplum kuruluş liderleri ve başkanları var.

Şu birkaç gündür yalancı bahar yaşıyoruz. Hava bir öyle, bir böyle. Aynen siyasetimiz gibi, aynen ticaretimiz gibi. Esnafa hükümetimizde sunulan desteklerden memnun olan da var, ‘bu ne ya, sadaka gibi?’ deyip dudak büken, muhalefet tarafı kabaran insanlarımız, siyasetin de eksen kayması yaşadığını ileri sürse de, her ailede, her partide ufak tefek anlaşmazlıklar, yanlış anlaşılmalar olabilir.

*

Milletvekilinin biri çıksa, tutarsız, sebepsiz, kontrolsüz ve güç zehirlenmesi ile haddini aşan hareketler, icraatlar sergilese, ki zaman zaman yaşanıyor bunlar, yakın tarihte son örneğini duymayan kalmadı.

Bir kabak tatlısıdır gidiyor. Kabağın ne dolmasını severim, ne içini, ne de kızartmasını. Ama tatlısına bayılırım.

Sayın Ali Öztunç sever mi, yer mi, tadına bakmaz mı, bilemem. Kendisi sevmediğini, yemediğini söylüyor. Onun sorunu.

Ama içimizde, kabak tadı veren siyasetçiler, gazeteciler, sivil toplum kuruluş kanaat önderleri var.

Ticaret erbapları, esnaf bile var.

Belediye başkanı bile var.

*

Tabi siz bu yazıdan bir şey anlamadınız. Ben de anlamadım.

Bu şehir için nefes tüketmeye değer mi, inanın bilmiyorum. Zaten şu soğuk kış günlerinde, kasvetli havada, sıkıcı ortamda insan ne yazdığının da farkında değil.

Boş verin hepsini.

En iyisi, yılbaşından sonra, Türkiye bir seçim havasına girecek. Ya Mart’ta baskın seçim, ya da sonbaharda erken seçim.

Bırakın ekseni, bırakın sekseni, bırakın yörüngeyi, vakit varken seçim çalışmalarına başlayın, belki iktidara gelirsiniz!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol