MİLLİ KAHRAMANLAR ÖLÜMSÜZDÜR

 Basına gönderdiği yazılı açıklamada İşlek şunları savundu; “İntihalden sabıkalı Sayın Bakan ve AKP Hükümeti hemen her konuda olduğu gibi bu gelişmeyle de toplumun geniş kesimlerinin tepkilerine ve ciddi eleştirilerine muhatap olmuştur.

Bir tarih öğretmeni olarak, her duyarlı yurttaş gibi ben de, Talim Terbiyenin bu davranışını doğrusu affedilmez bir hata olarak görmekteyim. Çocuklarımızın ve gençlerimizin yetiştirilmeleri için gerekli olan müfredatın hazırlanması ve hayata geçirilmesinden birinci derecede sorumlu olan bir Bakanlığın, tarihe ve tarihi kişiliklere bu denli yabancı, hatta düşmanca bir tutum içinde olması doğrusu düşündürücüdür. 

Sayın Dinçer bilmelidir ki İsmet Paşa, bütün varlığını vatana vakfetmiş mümtaz ve tarihi bir kişiliktir. Milletine olan inancı, sadakati ve cesareti savaş meydanlarında ateşle sınanmıştır. Birinci Cihan Harbi yenilgisine, düşmanın üstün gücüne ve bütün kötü şartlara rağmen, Mustafa Kemal Atatürk’ün başlatmış olduğu bağımsızlık ve milli kurtuluş mücadelesine katılmakta bir an bile tereddüt etmemiş, Kuvayı Milliye’den düzenli bir ordu yaratmış, Yunana karşı İnönü’nde iki kez zaferler kazanmıştır. Sakarya’da da, Kocatepe’de de her zaman kurmay heyetinin içinde ve Mustafa Kemal’in yanı başındadır. Vatanın düşman çizmesinden kurtarılmasından sonra yeni Türk devletinin inşasında, Cumhuriyetin ilanında ve devrimlerle çağdaş bir toplum yaratılmasında hep O’nun katkıları vardır. Bu nedenlerledir ki Büyük Önderin güvenine mazhar olmuş ve Cumhuriyetin İkinci Adam’ı olarak tarihteki yerini almıştır.

İsmet İnönü askerlik mesleğinde olduğu kadar, Lozan görüşmelerindeki başarılarıyla da iyi bir diplomat olduğunu göstermiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra Başbakanlık, Atatürk’ün ölümünden 1945’e kadar ise Cumhurbaşkanlığı görevlerinde bulunmuştur. CHP Genel Başkanı da olan İsmet Paşa, ölümüne kadar her zaman milletinin emrinde ve hizmetinde olmuştur.

            Sayın Dinçer İsmet Paşa’yı sevmeyebilir. Ancak O’nun tarihe mal olmuş kişiliğine dil uzatamaz, saygısızlık yapamaz. Tarihi de sevmeyebilir, ancak lütfedip, İkinci Dünya Savaşında dünyada 60 milyon, Avrupa’da 50 milyon, komşumuz Yunanistan’da ise 500 bin insanın hayatını kaybettiğini öğrenmiş olsaydı, bizim savaş dışı kalmamızdaki politik başarıyı algılama şansını elde edebilirdi. Anlaşılan o ki, Sayın Bakan da, Hükümet de kendi tarihlerine İngiliz Devlet Adamı Churchille kadar saygılı olamamışlar! 31 Mayıs 1950 tarihli mektubunda ‘…Bana öyle geliyor ki, tarih, general olarak kazandığınız zaferlerden başka, Türk Cumhuriyeti’ni, İkinci Dünya Savaşı’nın vahim tehlikeleri içinden nasıl sıyırıp geçirdiğinizi ve aynı zamanda, Mustafa Kemal tarafından sert mücadelelerle kurulmuş olan liberal ve gelişmiş hükümet sistemini nasıl muhafaza ettiğinizi hayranlıkla kaydedecektir’ diyen Churchill’den doğrusu öğrenecekleri çok şey var. Rahmetli İnönü mütevazı bir insandı, İkinci Dünya Savaşı yıllarında uygulanan seferberlik halini gerekçe gösterip ‘bizi aç bıraktın’ diyerek yoluna çıkanlara ‘al ananı da git’ demez, ‘ben sizi aç bırakmış olabilirim, ancak babasız bırakmadım’ diyerek ikna etmeye çalışırdı.

            Milli bilince sahip olmayan veya bu değerleri tahrip edilmiş toplumlar varlıklarını devam ettiremezler. Bu nedenledir ki emperyalistler, yok etmek istedikleri bir milletin öncelikle tarihini ve milli kahramanlarını hedef alırlar. Siz söyleyin, İsmet Paşa bu nedenle seçilmiş olmasın? Bekleyip görelim derim, ancak; yarın bir gün Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Celal Bayar, Mehmet Akif… dillendirilmeye kalkılırsa, sıra Atatürk’e gelecek demektir. İşte bu çılgınlık olur!