Bizim Temel, bir gün boks dünya şampiyonu Mike Tayson ile unvan maçına çıkmış. Ringde, kapıştıklarında, daha ilk yumrukta Temel nakavt olmuş.

Hakem saymaya başlamış, “Bir, iki, üç, dört…” diye sayarken, menejeri Temel’in kulağına eğilerek,

“Sakın dokuzdan önce kalkma!” diye uyarmış.

Temel hafiften gözlerini aralayarak menejerine sormuş:

“Saat kaç!”

*

Yine bir Temel-Dursun fıkrası anlatalım da, bugünü kurtarmış olalım. Kolay mı hergün iki köşe yazısı? Sadece sizleri esprili yazılarımızla da olsa güldürebilecek, gülümsetebilecek yazılarla sayfa-köşe boş kalmasın istiyorum.

Temel ile Dursun İstanbul’a gelmişler, akrabalarının yanına gidecekler. Binmişler dolmuşa, gidiyorlarken,  şoför her defasında, her durakta bağırmaya başlamış.

‘Levent…’

‘Osman Bey…’

‘Kasım Paşa…’

‘Fatih…’

‘Beyazıt…’

‘Koca Mustafa Paşa…’

Bunları duyan Dursun, Temel’e dönerek,

“Ula Temel, biz nerede ineceğiz, biliyor musun?”

Temel gayet sakin:

“Merak etme” demiş, “şoför adımızı söyleyince ineriz…”

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol