Yaklaşık 8 gündür memlekette olmayınca, neler olmuş neler. Sanki kıyametler kopmuş. Bu kıyametler küçük mü, büyük mü, artık kararını siz verin. Her zaman diyorum ya, bu şehri boş bırakmaya gelmiyor. Bakıyorsun, bir yerden, bir şeyler fışkırıyor, zaten oldum olası nerede ne kadar pislik, olumsuzluk varsa, onlarla anılır hale geldik.

Skandallar birbirini izliyor, birbirini takip ediyor. Sanki otomatiğe bağlanmış gibi, biri bitince bir diğeri başlıyor. Sanki anlaşmışlara gibi, sanki aralarında protokol imzalamışlar gibi.

Biliyorsunuz, önce Elbistan’da başladı olay. Narkozlu bir bayana taciz olayı memleketi ayağa kaldırdı. Başhekim istifa etti mi ettirildi mi bilinmiyor iken, herkes bir açıklama gönderdi. Ama vatandaş kime inanacağını bilemediği için, tacizde bulunan kimsenin görevinden uzaklaştırıldığı yazıldı, konuşuldu.

Ama Elbistan kaynıyor birkaç haftadır.

*

Derken, akşam oldu erken misali, bu kez de bir belediyedeki yolsuzluk olayı karıştırdı ortalığı. Aslına bakılırsa kimsenin net bir bilgiye sahip olduğunu sanmıyorum.

Bir bilgi kirliliği hakim.

Ama herkes konuşuyor, herkes yazıyor. Aslına bakılırsa haberleri yazanlar, sosyal medyada paylaşanlara bile ne yazdıklarının farkında değiller. Kulaktan duyma, iddialar, dedikodularla sosyal medyayı işgal edenler, sonra da yaptıkları haberleri kaldırmak zorunda kalıyorlar.

İsimler bile yanlış yazılıyor, biriler töhmet altında bırakılıyor, itibarları ile oynanıyor, sanki adres gösterir gibi isimlerinin baş harflerini yazarak (keşke fotoğrafını koysalar daha iyiydi) suçlu gibi lanse etmenin manasını da anlamış değilken, adına sosyal medya denilen lanet yuvası, insanların itibarını iki paralık etmeye yetiyor da, artıyor bile.

*

Biz burada kimseyi savunmuyoruz. Kimsenin avukatlığını da yapmıyoruz. Yapamam da…

Haberlere bakıyorum, sosyal medyadaki paylaşımlara göz atıyorum, kimileri kaçmış, kimileri tutuklanmış falan.

Tabi ki bulaşanların, yapanların yanına kâr kalmasın, kalmayacak da. Çok şükür devletimiz güçlü.

Ama insanları anlamadan, dinlemeden linç etmek doğru değil, onu demek istiyorum. Ha, bunu derken, yolsuzlukları, hırsızlıkları, yanlışları savunduğum, buna alet olanları koruduğum anlamına gelmesin.

Varsa bir hırsızlık, yolsuzluk, ucu nereye dayanıyorsa amenna, gitsin.

Yapanları da Allah kahretsin!

*

Tam da, sayın Mahir Ünal’ın bugün Kahramanmaraş’a gelişine denk geldi. Siyasetin mihenk taşı sayın Mahir Ünal şimdi bunlarla mı uğraşsın, muhtarlarla mı sohbet etsin, teşkilatları mı ziyaret etsin, Allah yardımcısı olsun.

O bakımdan diyorum işte, dik mi geldi, denk mi?

Karar sizin!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol