banner1482
  

Günümüzde, herkesin herkesten, bir yerlerden, uçan kuştan, yüzen ördekten, sürünen yılandan, güzelden-çirkinden, fıkradan-hisseden, garibandan ya da zengin kişiden alacağı, alacakları dersler vardır.

Kimse kendini yıkayıp yüceye yığmasın. Ve kimsenin de eğitimi, işi, parası, makamı, etiketi ve ünvanı ile alay edilmesin. Öyle biri gelir ki bir gün karşınıza, sizi yerle yeksan eder,  perişan eder.

Akıllı olmak en iyisi..

Aşağıdaki fıkra bir arkadaşıma (gazeteci) gönderilmiş. Bir bürokrat tarafından. İsmini yazsam herkes bilir. Şimdi devrik bürokrat. Aslına bakılırsa mesaj vermek istemiş. Açıkça niyetini belli etmiş.

*

Bir zamanlar Çin’de yoksul bir adam o denli aç ve bitkin düşmüştü ki kendini tutamayıp bir armut çaldı. Adamı yakaladılar ve imparatorun karşısına cezalandırılmak üzere çıkardılar.

Hırsız, imparatoru görünce ona şöyle dedi; "Değerli efendim, çok aç idim. dayanamadım çaldım, yedim. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Af ederseniz, size paha biçilmez bir armağanım olacak."

İmparator dudak büktü: "Senin gibi birinde paha biçilmez ne olabilir ki?"

Hırsız, o anda avucunun içindeki armut çekirdeğini uzattı ve; "Bu çekirdeği ekerseniz,  bir gün içerisinde altın meyveler veren bir ağacın yeşereceğini göreceksiniz." dedi.

İmparator bir kahkaha atarak; "Ek o zaman," demiş, "Altın meyveleri görünce affederim seni."

Yoksul adam: "Haşmetlim bu tohumu ben ekemem, çünkü ben bir hırsızım. Bu sihirli tohumu ancak ömründe hiç çalmamış, başkalarına haksızlık yapmamış, yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum o zaman gücünü gösterir, aksi takdirde onu ekeni zehirler tarif edilmez acılarla öldürür. Sultanım, bu tohumu ancak siz ekebilirsiniz." diyerek teklifini sunmuş.

İmparator irkildi, suratını astı bir süre düşündü sonra da hırçın bir sesle: "Ben imparatorum, bahçıvan değil, o tohumu başbakana ver eksin de altın meyveleri görelim," dedi. 

Yoksul adam tohumu vezire uzatınca vezir de telaş içerisinde İmparatora dönüp itiraz etti: "Ben ekim biçim işlerinde çok beceriksizim efendim. Sihirli tohumu yanlış eker ziyan ederim bence bu tohumu hazinedar başı eksin."

Hazinedar başı hemen bahane buldu ve bu görevi bir başkasına devretti. 

Bir bir orada bulunan herkes sudan sebeplerle tohumu ekme görevinden kaçındılar.  

Sonra İmparator doğan sessizliğin içerisinde bir süre düşündü, başı önünde duran vezire, hazinedara ve bütün görevlilere dik dik baktı ve; "Hadi bakalım bu hırsız bahçıvana tohumunun nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip sevindirelim" dedi, cebinden bir altın çıkardı yoksul adama tutması için attı herkesin ceplerinden sessiz sedasız birer altın çıkarıp adama vermesini izledi sonra da gülerek; "Bas git buradan be adam, bugünlük hepimize bu ders yeter" demiş.

*

Sözün özü; siz, siz olun, kimsenin aklı ile dalga geçmeyin ve kendinizi de dev aynasında görmeyin!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol