Önümüzü keser, gün gelir bize rakip, ya da bela olur diye de düşünmeyin! Şöyle düşünün; “Biz bürokratlarımıza ne kadar çok sahip çıkarsak, bizim elimiz güçlenir, Ankara başta olmak üzere, Anadolu’da güçlü lobi oluştururuz, kentimizin tanıtımını, reklamını ancak başarılı, kariyeri olan bürokratlarımızla yapabiliriz!”

Bunları geçirin aklınızdan. Bırakın sığ düşünmeyi, bırakın güdük akılı, bırakın basit ve kısır eylem içinde olmayı, çekişmeleri. Ortak akılla hareket edildiğinde, onlarca görev ve sorumluluk bekleyen bürokratlarımızın da size olan bakış açıları değişecek, onlar da size sahip çıkacaklar zamanla.

Gözünüzün kestiği, aklına ve yeteneğine inandığınız bürokratlarımızı atayın, onları genel müdür yapın, müsteşar olarak atanmasını sağlayın, bir yerlere gelsinler cevherlerimiz. Gelsinler ki şehrimizin ve siyasetin, bürokrasinin reytingi yükselsin!

*

Şimdi size bir soru; “Ankara’da, herhangi bir bakanlıkta, kaç tane müsteşarımız var?”

Ne kadar basit ve kolay bir soru değil mi? Hadi, cevabını verin, ben de, halk da rahatlasın. Bir genel müdürümüz vardı, Hak’kın rahmetine kavuştu, yerine, bürokraside kendini ispatlamış bir Halil İbrahim Gök’ü koyamadınız. Bir delifişek, siyasetin zehir zembereği, ateş gibi adam Yusuf Gökdoğan’ı değerlendiremediniz?

Haydi Maraş merkezden bir vekilimiz yok da, (olur inşallah!) kendi bölgenizin adamı, Süfyan Emiroğlu’nun bile görevden alınmasına seyirci kaldınız! “Hoop,  ede! Ne yapıyon sen, bırak arkadaşımızı?” diyemediniz?

Mehmet Dere’yi aylardır açıkta bıraktınız! Bunlar aklıma gelen birkaç örnek. Diğerlerini de siz hatırlayın ve ne olur, Ankara veya taşradaki bürokratlarımıza sahip çıkmaktan çekinmeyin, korkmayın, paniğe kapılmayın!

El eli yıkar, el de yüzü! Unutmayın!

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol