Romanı vardı, (Şule Yüksel Şenler) sonra televizyona dizi oldu. Romanı okuyunca, konusu saptırılan, özünden ayrılan dizisi sıkıcı geldi, bıraktım.

Bir gazeteci arkadaşımızı, özellikle günlük gazete sahiplerini ya da Basın İlan Kurumu Müdürü Ümit Kızılteke’yi gördüğümüzde, hal hatır sormayı unuttuk, ‘ne olacak bu memleketin hali?’nden çok, “Ne olacak bu günlük gazetelerin hali, ne zaman birleşiyorsunuz?” meraklı sorusunun cevabını almaya çalıştık ama yer yer tatmin edici ve müspet cevaplar alsak da, son günlerde yine anlaşmazlık olmuş ki, birleşme suya düşmüş.

Basın İlan Kurumu Müdürü sevgili Ümit Kızılteke de herhalde haftalıkları unuttu, şimdi günlük gazetelerle başı dertte olunca, en çok onlarla uğraşır oldu.

Bir adım ileri, iki adım geri stratejisi bizim şehre özgü davranış biçimi olduğundan çok da yadırgadığımı söyleyemem.

Zaten baştan beri söyledim,  yine söylüyorum, Amerika ile Rusya birleşir, bizim günlük yerel gazetelerimizin birleşmesi ahrete kalır.

Daha önce ortak aldıkları baskı makinasında ortaya çıkan sorunu dinledikçe, gördükçe, ümitsizliğim daha da artmaya başladı.

*

Peki, sorun ne?

Sorun şu; “Ben Ökkeş’le ortaklık yapmam, Abuzittin ile aynı yolda yürümem!”

Ya nerde yürürsün? El cevap; tek başıma, otobanda…

*

Aslına bakacak olursanız, günlük gazetelerin birleşmesi bizleri, açıkçası haftalıkları da yakından ilgilendiriyor. Neticede aynı gemideyiz, aynı işi yapıyoruz, hepimizin derdi de kazanmak, yani ticaret. Ancak o onu istemiyor, öteki berikine burun kıvırıyor, herkes bir havada, bir çalımda olunca, birleşme, 11 sayıdan 3’e düşme sıkıntı veriyor, haliyle tehlike çanları da çalmaya devam ediyor!

Bu anlamda; Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü ile Kahramanmaraş Şubesinin kafasının rahat olduğunu söylemek safdillik olur.

Ancak herkes kendini benden, senden üstün görmek isteyince, birileri ile çalışma mecburiyetinden kendini sıyırmaya çalışınca, kendi egosunu tatmin için, dağları ben yarattım havalarına bürününce, ayrışma, ayrılık kaçınılmaz hale geliyor. 

Kimse ayranım ekşi demiyor, kimse benim çapım, kareköküm bu demiyor. Kimse vazgeçilmez değil ve herkesin mutlaka bir alternatifi vardır. Zaten bizim hastalığımız; herkes kendini Sakıp Sabancı’nın varisi yerine koyup, “Ben olmazsam Maraş’ta yerel medya biter, ben olmazsam, Maraş’ta günlük gazete bile çıkamaz!” zihniyetinde olanlar, artık kendi hırslarını, öfkelerini ve içindeki şeytanı öldürmeye bakmalı, barış için, daha kaliteli günlük gazeteler için, tatlı rekabet ve kentin tarihini, dokusunu ve kokusunu yansıtacak ve okunacak gazete için birleşmekten kaçınmamalı.

*

Diyeceksiniz ki, “Yahu Fiskeci abi, sen haftalık gazetesin, bizim birleşmemiz seni mi gerdi, biz ne dertteyiz, sen ne derttesin! Bırak bizi kendi halimize!” derseniz, ona da verecek cevap bulamam.

Artık hangi arkadaşımı görsem, sormuyorum, haliniz nice oldu diye. Ancak bu belirsizlik, bu sen-ben havaları son bulmalı, birleşme olacaksa ve kaliteye yansıyacaksa, vakit geçirmemek gerekiyor.

Dilerim arkadaşlarımın hakkında hayırlısı olur!

  

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol